Kayıtlar

SON KIŞ, SON ORUÇ

 SON KIŞ, SON ORUÇ Ramazan yaklaşırken öğrencilerimle ramazan hakkında sohbet ettik birkaç gün önce. Onların yaşındayken benim tuttuğum oruçlardan bahsettim. Üç yıl İstanbul'da yaşayınca Ramazan ayı artık özelliğini yitiren bir şey oluyor. Çünkü bir ibadetten ziyade hoş bir zaman dilimidir bu ay benim nazarımda. Ailecek yapılan, bir aya vurulmuş bir aktivite. Şehrin dahil olduğu, sokakların ve işletmelerin, çay ocaklarının, ibadethanelerin bu ayda sözünün geçmesi.  Tabi şehir ben çocukken dahil değildi bu aya. Ben çocukken bir mahalle vardı ve bu ay o mahallenin içinde geçerdi. Kış günlerine denk gelen oruç toplam kaç saat sürerdi? Belki beş, belki altıda okunan akşam ezanıyla, açlık ya da susuzluk hissedilmezdi bile. Öğlen okula giderdik. Akşam ezanı son derse denk gelirdi. Son ders din kültürü dersine denk geldiği zaman bütün sınıf kendi sırasına sofra açardı. Herkes bir mandalina, bir ekmek parçası ile öğretmenin masasına koşardı. Sessizce beklerdik ezanı. Bir arkadaş pencereyi

MUHTERİS BİR ÖYKÜ KİTABI MIDIR?

Resim
MUHTERİS BİR ÖYKÜ KİTABI MIDIR? Lise yıllarımda zincir marketlerin birinde indirim sepetinden almıştım Muhteris'i. Abdullah Harmancı'yı o zamanlar tanımazdım. Yüksek lisans zamanlarında derslerine girme fırsatım oldu, birkaç söyleşisine katıldım, sohbet ortamlarında sohbetlerini dinledim. O çoğu zaman bir hoca figürüydü itiraf etmek gerekirse. Edebiyatçı kişiliğini ilk başlarda görmek istemedim sanırım.  O lise dönemlerimde nedense okuyamadım kitabı sonra kitap ortadan kayboldu. Konya'ya dönünce kitaplığı düzenlerken elime geldi. Zaman bu zaman diyerek kitabı okuyacaktım ki Cemal de okumak istedi. Birkaç gün boyunca birbirimize Muhteris'i okuduk. Bir pazar günü, güneş odaya düşerken de bitirdik. Abdullah Hoca'nın edebi yanını bu kadar geriye itmiş olmak, onu sadece bir hoca olarak görmek ne büyük haksızlıkmış anladım. Birçok zaman kitapta çizilmiş olan, gidilmiş olan o yolları bildiğimi fark ettim. Ezberden, gözü kapalı gidiyor yazar çoğu yerde. Siz de gözünüzü kapa

DENEYSEL ŞİİR YA DA KİVİ MÜLAHAZALARI

 DENEYSEL ŞİİR YA DA KİVİ MÜLAHAZALARI Modern zamanlarda sanatın tanımını; her hangi bir şeyin, bu duygu, güzellik, çirkinlik olabilir, aktarılmasında kullanılan yöntem ve bu yaratma sonucunda ortaya çıkan her şey olarak yapabiliriz. Aslına bakarsanız artık sanat esnek ve bütün sanat dalları birbirinin içine geçmiş durumda. Şiirin tanımını yapacakken de artık eskiden kullanılan tanımları yapamayız ki zaten düzenli olarak edebiyatta var olan tanımlar yıkılır ve herkes kendi tanımını yapar. Son zamanlarda da deneysel şiir, avangart şiir ya da somut şiir hakkında şiirin tanımı yapılıp deneysel olanın şiir olmadığını söylüyorlar. Şimdi var olan bir şeyden hareketle hiç bilinmeyen bir şeyin tanımını yapmak ilk aşama için değerlidir. Neticede kiviyi hiç bilmeyen birine patatese benzer ama bir meyvedir, diyerek benzer ve farklılıklardan hareket ederiz. Çünkü kivi bir bilinmezdir ve bilinenle tanımlanır. Fakat ilk aşama için yeterli olan bu durum zamanla yani kiviyi tattıkça ya da gördükçe pat

DEĞERLENDİRME VE İYİ ŞEYLERE KOLAJ

Resim
DEĞERLENDİRME VE İYİ ŞEYLERE KOLAJ Hamile misiniz? .Değerlendirme Ölçeği Sabit Kanıyor

ÖĞRETMENLER TOPLUMU YENİDEN İNŞA EDEBİLİRLER Mİ?

 ÖĞRETMENLER TOPLUMU YENİDEN İNŞA EDEBİLİRLER Mİ? Elbette hayır dostlarım. Bu doğrudan mümkün değildir artık dolaylı olarak da imkansız. Sanırım günümüzde medya dışında toplumu direkt etkileyen bir başka şey de kalmadı. Bir öğretmen olarak bazen çıkmazlar kafamı karıştırıyor ve bu yazıyı da kendime yüklenmemek için yazıyorum. Bazı gerçekleri yazarak görüp üzülmemek, ne bileyim gerçeği kabul etmenin faydalarından yararlanmak için. Çok severek yaptığım bu meslek minik bir hüküm sürme, saygı görme ve anında dönüt alma için çok elverişli. Yani bir insan başbakan olamaz, diktatör olamaz ama onların küçük versiyonu olmak isterse öğretmen olabilir. Küçük bir sahnedir sınıf ve hüküm sizindir. Yonttukça yontabilir, geçici bir süreliğine de olsa eğip bükebilirsiniz. Adil olmasanız da yargı sizin peşinize takılamaz. Aslında devlet sizsinizdir.  Bütün bu yazdıklarım zaten bir toplumu inşa etmekten çok uzakta olan bir duruş, bunu kabul etmekte fayda var. Yani sorgulanamaz olmayı reddetmek, adil olm

ŞEHRİN YÜZÜNÜ HAFIZAYA EKLEMEK: KONYA SOKAKLARI VE TÜRBELER

Resim
 ŞEHRİN YÜZÜNÜ HAFIZAYA EKLEMEK: KONYA SOKAKLARI VE TÜRBELER Analog makineye ne vakit yeni bir film taksak şehrin belirli yerlerini çekme ihtiyacı hissediyorum. Yok olan şeyleri fark edebilmek için bu gerekli. Bir gün bile sürmüyor anısı olan şeyleri yıkmak. Mevlana'nın karşısındaki bir devlet binasını da öyle yıkmışlar. Bir boşluk var burada demese Cemal, fark etmek zor olurdu. Unutmamak için iz sürüyoruz. Bir şekilde kaydediyoruz. Bazıları analog bazıları dijital şehir manzaralarını buraya ekleyeceğim. Anısı olana hürmetle. İlk durak Konevi Türbesi. Muazzam bir güzelliği var. Bu kadar estetik bir türbe görmemiştim. Umarım yenileme yapmazlar. İkinci durağımız Ateşbazı Veli Türbesi. Mevlana'nın aşçısıymış bu zaat. İsmi güzel olan bu türbe yenilenmiş. Büyük bir düzlüğe bakıyor. Güzel bir hiçlik hissi yani. Hazretlerinin yattığı yer yeşil ışıklandırılmış. Görünce kahkaha atmıştım Allah affetsin. Ve artık olmayan bir çarşı var sırada: Mevlana Çarşısı. Önünde bir abla simit satardı

İÇİMDEN GEÇEN ŞEHİRLER: YAZARDAN DAMITILMIŞ ŞEHİRLERİN KİTABI

Resim
 İÇİMDEN GEÇEN ŞEHİRLER: YAZARDAN DAMITILMIŞ ŞEHİRLERİN KİTABI İçimden Geçen Şehirler, Yıldız Ramazanoğlu'nun gördüğü şehirlerle ilgili denemelerinden oluşuyor. Şehirler deyince akla ilginç anılar, deneyimler gelir. Ama kitap bir gezi yazısı değil. Yazar zaten başta bunu söylüyor. Gezi yazısı değil ama denemeler salt şehirlerle de alakalı değil. Yazarın kendi iklimine bir yolculuk. Bir Doğu-Batı çıkartması. Şehirden çok yazarın çağrışımları, hayalleri, düşünceleri, kıyasları, yargılamaları, aklamaları, savunmaları var kitapta. Her şehrin görüntüsü, ister önyargı ister beklenti ya da hayranlık bir okumanın ve yaşanmışlığın ürünü. Yazar çağrışımlarını açmış. Çağrıştıran her şey sıçraya sıçraya şehirden bir ülküye bağlanıyor. Belki geçerliği olmayan belki tozlanmış belki neden olmasın diyeceğimiz bir ülkü bu. Her şehirde ucundan kıyısından bir fikir geliyor önümüze. Yazarın çağışımı bir seksek oyunu gibi tanıdıklaşıyor bir süre sonra.  Kitap Ankara ile başlıyor. Tanıdık olduğu, belki

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E