SON KIŞ, SON ORUÇ
SON KIŞ, SON ORUÇ Ramazan yaklaşırken öğrencilerimle ramazan hakkında sohbet ettik birkaç gün önce. Onların yaşındayken benim tuttuğum oruçlardan bahsettim. Üç yıl İstanbul'da yaşayınca Ramazan ayı artık özelliğini yitiren bir şey oluyor. Çünkü bir ibadetten ziyade hoş bir zaman dilimidir bu ay benim nazarımda. Ailecek yapılan, bir aya vurulmuş bir aktivite. Şehrin dahil olduğu, sokakların ve işletmelerin, çay ocaklarının, ibadethanelerin bu ayda sözünün geçmesi. Tabi şehir ben çocukken dahil değildi bu aya. Ben çocukken bir mahalle vardı ve bu ay o mahallenin içinde geçerdi. Kış günlerine denk gelen oruç toplam kaç saat sürerdi? Belki beş, belki altıda okunan akşam ezanıyla, açlık ya da susuzluk hissedilmezdi bile. Öğlen okula giderdik. Akşam ezanı son derse denk gelirdi. Son ders din kültürü dersine denk geldiği zaman bütün sınıf kendi sırasına sofra açardı. Herkes bir mandalina, bir ekmek parçası ile öğretmenin masasına koşardı. Sessizce beklerdik ezanı. Bir arkadaş pencereyi