BÜYÜKÇEKMECE SON KURTARICI






İstanbul'a taşınmak ve sonrası bir işsizlik ve parasızlık sürecine denk geliyordu. Esenyurt bize ucuz bir evi mümkün kılarken bir yandan da uzakta kalma, şehre dokunamama hissini yaşatıyordu. Her gün şehre inecek para ve enerjiyi bulamamak bir miktar bizi üzmeye başladığında keşfettik Büyükçekmece'yi. Evin yakınından bir dolmuşa binip E5'ten doğruca gidilince ulaşıyorduk buraya. Kendimi Mersin'in tatil beldelerinde gibi hissetmeme sebep oluyordu. İnsanlar koşturmasız ve yaz gibiydiler. Denizinin yosunlu olmasını saymazsak her şey harikaydı. Belediyenin çay bahçesi en güzel tarafıydı bizim için. Yaşlılar ve biz. Emekliler lokalini andıran bir semt. Ucuz çay, deniz kokusu, plastik masalarda kurduğumuz hayaller. 
Gündüz ve gecesi değişiyordu ve biz her şeklini görmeye başlamıştık ve sevmiştik galiba. Akşam sahil boyunca heykele kadar yürümek ve Rota'da soluklanıp çay içmek bir ritüele dönüşmüştü. Rota'da bir yandan denizin o kıpırdanışını izlerken bir yandan da yazlıkçı teyzelerin konuşmalarını dinlemeyi huy edinmiştim. Kısa saçlı, saçları boyalı, bakımlı, eğitimli halk tabiri ile Chp'li teyzelerdi bunlar. Bazen yanlarına benim yaşımda gençler gelirdi. Sonradan anlardım bu gençlerin onların torunları olduğunu. Torunlar ve teyzeler arasında yedi benzerlik aramam gerekirdi. 
Burada bulunan heykelleri saymak da ayrı bir oyun olabilir. Yol boyunca karşına çıkan heykelleri ezberlemek onlara değişik isimler koymak. En canımı yakan o güzel evlere uzaktan bakmak oluyor. Bir gün kapılarını çalıp "bir dakika balkonunuzda oturup hayal kurabilir miyim?" demek istiyorum. O güzel evlerin balkonlarında kurulacak hayallerin daha güzel olacağına inandırdım kendimi.
Şimdi kış. Herkes terk etmiş bu yeri sanki. Yazın hep kar yağınca gelelim diye sözler verdik. Kar yağmadı ama biz yağmur yağınca koştuk yine eski dostumuza. Yine alımlı ve güzeldi. 
Şimdi bir hatırlatma daha. Yazın Büyükçekmece gölüne tekrar gidelim. Yeniden piknik tüpünde menemen pişirelim. Bu sefer göl kenarından daha güzel bitkiler getireceğim odama. Yaşlı semti biz genç kılacağız. 









Yorumlar

  1. Gecenin bir vakti oturdum okuyorum.Öyle süslü laflar etmeyi pek bilmem ama hissettiğim duyguları aktarmak bu yaşayışa, özlemlerime cevap gibi gelir bana.Okurken beyin süzgecimden geçip ardından hemen kalbimde yer bulup hem gözlerimi hem kalbimi şenlendirdi yazdıkların.Aslında bir tutamda hüzün yok desem yalan olur ama evet dedim ozlemlerimiz,hayallerimiz, ve hiç bitmeyen bir mücadeleler zincirimiz var. İnsanları ötekileştirmem lakin senin gibi zekasının zekatını ödeyen insanlar gördüm mü mutluluktan delirecek gibi oluyorum eveeet diyorum mücadelemiz var o hassas kalplerimiz hiç yorulmuyor mücadele etmekten. Birgün gelirim belki İstanbul’a dost selamını alır iki güzel muhabbet ederiz. Tutkunla kal.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çayımı yudumlayıp karnımda başlayan ağrının geçmesini beklerken yazıyorum bunu. Ben çok seviyorum galiba konuşmayı. Demişsin ya "Zekanın zekatını ödemek" diye işte bu deyişi bana öğrettiğin için ben sana minnettar kalacağım. Biz varız ve mücadelemiz hep var olacak. Şimdi dost selamı ile bekleyeceğim.

      Sil

Yorum Gönder

Sen nasıl yorum yapmak istiyorsan:

Seçeneklerden anonim olmayı seçebilir ya da sadece adını yazabilirsin. İstediğin sosyal medya profili ile giriş de yapabilirsin.

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E