Biliyorum, Yaşlanıyoruz
Öyle çok şey öyle kolay değişmiş ve öyle alışmışım ki düşününce şaşırıp kalıyorum. Evleneli bir yılı geçmiş, Kuman hasta olmuş iyileşmiş, Afrika doğurmuş yavruları büyümüş, okulu bırakmışım, öğretmenliğe başlamışım, iş yerinden ilk iznimi alıp sağdıcımın sağdıçlığını yapmaya düğüne gitmişim. Öylece hepsi oluvermiş. Sanki asla olmaz dediklerimiz bir anda olmuş, biz hepsini şenlik ederek karşılamışız. Şimdi bir şeyleri anlatmaya nereden başlasam eksik kalacak. Bir şeyleri anlatmak da biraz garip bir şey. Bizi dürten bir duygu sanki sabretsek geçip gidecek. Geçip gidince hiç olmamış gibi hissetmekten korkuyorum. Korku ve biraz yaşlanmak bir de havalar kasvetli. Bunlar üst üste eklenince insan kişisel müzesini kurmak, her şeyi istiflemek istiyor. Buna sabretmeyeceğim, karşı koymayacağım: Sabahattin Ali'nin öykülerinde yer etmiş Çumra'da olacak bir düğün için çıktım yola. Trenle önce Ankara'ya gittim. Tren erken saatte. Ev tren garına uzak. Bundan ötürü uykusuzum. A...