Kayıtlar

kadın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Lover Other ve Voltrans: İki Kısa Mubi Belgeseli

Resim
Lover Other ve Voltrans: İki Kısa Mubi Belgeseli Dün Mubi'den yedi gün içinde ayrılacak filmlere göz gezdirirken kısa belgeselleri fark ettim. İki gündür kısa gördüğüm belgeselleri izliyorum. Carole Roussopoulos'un birkaç belgeselinden sonra Lover Other'ı gördüm. Barbara Hammer'ın 55 dakikalık bir filmi. Film sanatçı  Claude Cahun ve Marcel Moore hakkında. İki üvey kız kardeş Fransız. Sevgili olup İngiltere'de Jersey adasına yerleşiyorlar. Filmde onlarla aynı dönemde adada yaşamış ada sakinleri onlar hakkında konuşuyor. Günlüklerden parçalar, kendi çektikleri fotoğraflar, eserleri ve onları canlandıran oyuncular. Belgesel çok hoşuma gitti. Sanırım filmde hoş olan, iki kadının çekmiş olduğu fotoğraflar ve diğer eserleriydi. Burada bahsi geçen fotoğrafların tarihi ikinci dünya savaşı öncesi ve ikinci dünya savaşı yılları. İki kadın o yıllarda yaptıkları şeylerle şimdinin zamanına eklemleniyor gibi. Belgeselin sonuna doğru Nazi işgaline uğruyor ada. Claude ve Marcel di
  TÜRK DİZİLERİNDE KADIN: KARAKTERDEN TİPE Tip ve karakter Tanzimat ile hayatımıza giren, edebiyat derslerinde aşina olduğumuz iki kelime. Tip kişiyi tek bir yönüyle ele alır ve toplumun geniş bir kesiminin kaba temsilidir. Kişisel farklılıkları yoktur. Bir grubun özelliklerini taşır. Karakter ise bir bireyi her yönüyle ele alır. Karakter bir grubun temsili değildir, yalnız kendini temsil eder. Tanzimat romanının ilk örnekleri tiplerden oluşur. Dejenere tip, aydın tipi, cariye tipi gibi bir liste yapabiliriz. Bu dönem romanlarında kadının temsili de diğer roman kişileri gibi tipten öteye gidemez. Ya cariyesinizdir, ya annesinizdir ya da hafif kadınsınızdır. (Hafif kadın tabirini hocamız kullanırdı.) Bir cariyenin tip olup olmadığını incelerken diğer cariyelerden farklı yönleri var mı diye bakıp karar verirdik. Cariyenin hiçbir özgürlüğü yoktur ki farkı olsun. Bir cariyenin en büyük özgürlüğü ağlamaktır. Cariye ağlıyorsa belki karakterdir diyebiliyorduk. Romanın ilk örnekleri oldu

LİLY TOMLİN VE JANE FONDA İLE TANIŞMA

Resim
 LİLY TOMLİN VE JANE FONDA İLE TANIŞMA Bu Frankie ile Grace'e bir saygı yazısıdır.   Lily Tomlin ile ilk bilinçli tanışmam Grandma filmi ile olmuştu. Lezbiyen bir anneanneydi, eski feministlerden. Torununun kürtaj olmasına yardımcı olma hikayesi. Oldukça sert bir kadındı filmde. Sonrasında Grace ile Frankie dizisi ile devam etti tanışıklığımız. Bu diziyi 25 yaşımı geçtiğim zamanlarda izlemeye başladım. Otuza yaklaşma telaşı, insanın ilk elini ayağına bu zamanlar dolaştırıyor. Bir baltaya sap olamamışlık hissi, geçim derdi, borçlar, asla istediklerinin olmayacağı kaygısı... Hepsinin birleştiği bir yirmi yaş bitiyor depresyonu. Böyle olunca hayata geç kalmışım hissi yakama sarılmıştı. Asla bırakmıyordu peşimi. Birisi yahu daha otuz bile değilsin dese de bir şey değişmiyordu.  Sonra yetmişlerinin ortasında bu iki kadının hikayesi bana yardım etti. Tanrım lütfen böyle yaşlanayım diyordum her seferinde. Şimdi 28 yaşımı doldururken her şeyin mümkün olduğunu hatırlıyorum. Diziyle bir bağ

BİR BAŞKADIR ÜZERİNE GEREKSİZ BİR ANALİZ

Resim
 BİR BAŞKADIR ÜZERİNE GEREKSİZ BİR ANALİZ Bir başkadır eleştiri yorum Sosyal medyada gezinirken "Bir Başkadır" ile ilgili bir sürü şey okudum, izledim. Diziyi sonradan izlemek istesem de daha fazla spoiler yememek için izlemek zorunda kaldım. Beyaz bone tartışması, eski Türkiye, ilk Kürt AKP'li abla paylaşımlarına güldüm ve dışında tuttum kendimi. Ben belgelerle konuşup sanatımı kullanmaya karar verdim. Buyurun bu gereksiz analize. Bir Başkadır, Türkiye'nin yeni normal görünümü hakkında yapılmış ilk iyi işlerden. Aydın ve halk arasındaki durumu, aydını eleştiren Kış Uykusu gibi bir şey bence. Yani daha iyisi olabilir miydi, şunu da şöyle yapsalardı gibi şeyler de söylenebilir elbet. Zaten bizim fantezimiz budur. Bilir kişi olup bizim zihnimizdekine uydurmak, uymayanları şey etmek. Bunları bir kenara bırakıyorum, yeterince maruz kaldık zira. BM hep bir Asyalı ya da Afrika kökenliyi bir yerlere atardı. Irkçılığını kırdığını göstermek için. Sonrasında yabancı dizilerde d

DIRTY JONH: BETTY BRODERİCK

Resim
 DIRTY JONH : BETTY BRODERİCK  DİZİ ELEŞTİRİSİ EV KADINLIĞI NEDİR ÜSTÜNE Dirty jonh betty broderick dizi eleştirisi, Dirty jonh betty broderick tavsiye Hafif hafif kış gelirken kaygı bozukluğum da biraz artar. Böyle zamanlarda örgü ve diziler izleyip keyfime bakıyorum. Yine yoğun bir dizi izleme günlerinde Betty Broderick'i izledim. İzlerken canım darlandı. İki gün bile sürmedi diziyi bitirmem.  Gerçek bir hayattan alınmış dizinin hikayesi. Bunu bir yerde yazmasa da konu öylesine gerçek ki anlıyorsunuz gerçek olduğunu diziyi izlerken. Ev kadınlığı dediğimiz bir meslek var. Özlük hakları yok, adı konulmamış, bir yaşam tarı olarak gösterilen ama iş yükü olan bir meslek. Meslek olarak görülmediği için de her vakit kadını mağduriyete uğratan bir durum. Diziler, filmler, haberler ve çevremiz bu ev kadınlığı olarak adlandırılan çarpık anlaşılmış şeyi körüklüyor ve daha kötü hale getiriyor. Bir de çocuklarınız varsa kutsallık adı altında iki kat sömürülmeye devam ediliyorsunuz. Ev kadınlı

BİRTAKIM FEMİNİST DİZİLER

Resim
BİRTAKIM FEMİNİST DİZİLER Yabancı dizi izlemeye çok geç başladım. Kendimi bu şekilde mi korumaya aldım yoksa fazla mı yerliydim de ondan mı izlemedim, açıkçası hala emin değilim. Yabancı dizi deneyimim de galiba Blutv ile başladı ve uzunca bir zaman bu platformda devam ettim. Arayıp tarayıp bulmak yerine, hazır içeriklere girip izlemek hoşuma gidiyordu. Malum film seçmeye çalışmak filmden daha uzun sürer. Dizi seçmeye çalışmak da benim için aynı kıvamdaydı.  Feminist diziler listesi, feminist dizi listesi, netflix feminist diziler sizler için derlendi. Arama butonuna istediğim kelimeleri yazıp aratıyordum. Kediyi öldüren merak benim de dizileri hemen izlememe neden oluyordu. Yıllarca izlemediğimden birikmiş sezonları bir çırpıda, kesintisiz izleyince, yoğunlaşmam o dizilerle aramda güçlü bağlar kurmama neden oldu. Bazı sabahlar dizim bitince karakterlere veda ettiğim için üzgün uyanırdım. Öyle bir sevda benimkisi anlayacağınız. Netflix hayatıma girince bu bir tutku

ÖRÜKLERİMDEN BİR TUTAM

Resim
ÖRÜKLERİMDEN  BİR TUTAM NOT: Hikaye uzun da uzun, uzadı da uzadı. Her bir kadın örüğü bir başkasına dolandı. Ara verip okuyabilirsiniz. Beğenmediğiniz yer de bırakabilirsiniz. Bir amacı varsa eğer bu yazının o da hikayelerin iyi ediciliğini keşfetmek ve kelimelerden yardım beklemektir. Rivayet edilen odur ki bir dağın yamacında oturanla bir gönül bağı kurmak istendiğinde ufak bir fısıltı yaymak gerekirmiş. Bir tutam ses alır başını gider ve sahibini bulurmuş. Bilirsiniz dağ yamaçlarını, keçi yollarını, çoban heybelerini. İçinde yokluk kol gezerken bir bolluk da açılır, uzar gider bir yitiğe doğru. Sevda yankı bulmuşsa bir türküde inanın bunu anlatması güç ve ayıptır. Bir kuşu eti için öldürmemeli, tüyüne dokunmamalı, yalnız uçuşuna gönül vermeli. Türkü diyar diyar gezerken dişleri düşmüş bir ninenin eline dokunabilir. Elinde bakraç süt sağan, yüzü güneşten korusun diye örtülü bir gelinin diline dolanabilir. Güneş görmemiş memelerimizden süt emen bir bebeğin pamuklanm

Sıdıka Dizisi ve Değişen Şeyler

Resim
Sıdıka Dizisi ve Değişen Şeyler “Yağmuru kim döküyor? Ünzile kaç koyun ediyor? Dayaktan uslanalı Hiçbir şey sormuyor” Sıdıka dizisi bundan üç yıl önce filan aklıma düşmüştü. Aradım taradım 1997 yılında çekilmiş bölümlerini eksiksiz bulamadım. 2000’li yıllarda çekilmiş bölümleriyle karışık olunca izlemedim. Nedense 2000’lerdeki çekimleri bana güzel gelmemişti. Geçenlerde Youtube’ta önümüze düştü eski bölümler. Sağ olsunlar yükleyivermişler dizinin tüm bölümlerini. Yemek yerken, bulaşık yıkarken, örgü örerken izlemeye başladım. Seslerini duymak yetiyor. Seslerden gidişatı anlıyorsunuz ki bir gidişat da yok zaten. Espriler, laf sokmalar, siyasi göndermeler gırla. 97 yılına ışınlanıyorsunuz her bölümde. 20 dakikalık bir zaman yolculuğu anlayacağınız. 97 yılında beş yaşındaydım. İlk gösterildiği zamanlarda izlemedim. Dokuz on yaşlarında tekrarlarını izledim. O günden beri Sıdıka benim için önemli bir yerdeydi. Çocuk aklımla çok da anlamıyordum ama bir gönül b

Kadınların Yükselişi: Teodora'dan Hürrem'e

Resim
The Ascent Of Woman yani Kadınların Yükselişi belgeselini Netflix'te görüp izlemeye başladım. Dört bölümden oluşuyor ve uygarlık tarihimiz boyunca farklı coğrafyalardaki kadınların yaşamları, mücadeleleri, yok sayılmaları işleniyor. İlk bölümün ismi "Medeniyet". Tarihçi Amanda Foreman'ı ekranda görüyoruz. Uçsuz bucaksız bir bozkırda bir araba ilerliyor. Yol kenarlarında Torku'nun ektiği ağaçlara benzeyen ağaçlar var. Aman Allah'ım ne kadar da Konya'ya benziyor derken burasının Konya olduğunu anlıyorum. İlk yer Çatalhöyük. Medeniyetin başladığı yerlerden birisi. Amanda anlatıyor, soruyor ve cevaplar alıyor. Burada yaşayan kadınların ellerine Ana Tanrıça'nın fotoğrafı veriliyor. Kadınlar bir şeyler söylüyorlar. Yöre halkını bilmekten kaynaklı galiba inandırıcı gelmiyor kadınların sözleri ama onun dışında bir sıkıntı da göremiyorum. Diğer bölümlerin ismi ise Ayrılma, Güç ve Devrim. Amanda, Güç bölümünde yine Türkiye'ye geliyor. Bu sefer mekan

Güneşli Pazartesiler

Resim
Güneşli Pazartesiler Tatil günümüz olan pazartesi günü, üç etkinliğe katılmak için Beyoğlu'na gittik. Şişhane'den Taksim'e doğru bir güzergah çizdik.  İlk durağımız YKY oldu. Orhan Pamuk'un romanlarını, romanları nasıl yazdığını anlattığı kitaplarını ve onun İstanbul'unu çok severim. Uzaktan sürekli aynı şeyi anlatıyormuş gibi görünüyor aslında. Kitaplarında garip bir tekrar da  hissedersiniz. Benim sevdiğim şey onun ürettiklerinde o tekrar eden şeylerin izini sürmektir. Ve o tekrarlar arasında yazarın tutkuları vardır, o da bir insandır, bize benzer.  İşte bu duygular arasında onun Balkon sergisini büyük bir merakla bekledim. Tutkusu olan İstanbul'u ve tekrar ettiği onca şeyi görmek için dolaştım fotoğraflar arasında. Lakin sergi benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Güzel bir evin, güzel bir manzara gören balkonundan çekilmiş fotoğraflar vardı sadece. Fotoğraflar Galata'yı gören bir otelin terasında yemek yerken etrafta sürekli fo

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E