Şehirlere Alışamadı: Sabahattin Ali’nin Şehirleri





Şehirlere Alışamadı: Sabahattin Ali’nin Şehirleri


Konya'da merkezde sayılabilecek bir yerde oturduğumuz için çarşıya yürüyerek giderdik. Evden çıkıp çarşıya ulaşması en fazla yirmi beş dakikamızı alırdı. Yalnızsam müzik dinlerdim. Yalnız değilsem ki çoğu zaman bu yolu birileriyle yürümüşümdür yanımda kim varsa onunla Konya hakkında konuşuyor bulurdum kendimi. Başka şehirden birisi geldiği vakit ise yine bir araca binmek yerine bu yolda yürüyerek merkeze çıkardık. Bu yol Ankara yoludur. Asıl ismi ise Ankara Caddesi.

Evden çıkıp bir beş dakika yürüyünce bu caddeye çıkılır hemen. Bu caddeyi boylu boyunca yürüyünce de Alaaddin Tepesi karşınıza dikilir. Yol ağaçlıktır Konya'nın genel görüntüsünün aksine. Musalla Mezarlığı'nın olduğu tarafta bir bisiklet yolu vardır. Ve bu yol emniyet müdürlüğünün önünden başlar. Hemen buralarda bir yerlerde bisiklet istasyonu vardır. Bisiklet kiralayıp merkeze kadar bisiklet sürmek mümkündür. Yalnız bisiklet kiralamayı abarttığımız bir vakit kredi kartına yüklü bir miktar çektirince kiralamayı bırakıp bir bisiklet almıştık. Bisikleti süren Cemal'ken açıkcası daha keyif alırdım yoldan. Evlere bakardım, otobüslerle yarışırdım. Diğer türlü bisikleti süren ben olduğumda bütün güzellikleri es geçip araçları takip etmek yorardı beni. Ben o yüzden hep yürümek isterdim.

Güneşe bakıp Musalla'nın önünden mi yoksa karşısından mı yürüyeceğimize karar verirdik. Güneşli yaz aylarında ağaç gölgesi hangi tarafta çoksa o taraftan yürürdük. Her mevsimi başka güzeldir bu yolun. Sonbaharda yaprak döken ağaçları, baharda yolun ortasında açan çiçekler, kışın mezar taşlarının üstünde eriyen kar ve yazın yol üzerindeki dükkanların neşesi. Yaz kış dört mevsim bu yolu yürümüşümdür. Bir yolun dört mevsimini yürüyerek görmek. Şimdi İstanbul'un yokuşlarında bu düz ve güzel yolu özlediğimi çok sık fark ediyorum. Üstelik ilk yaz kapıda.


Sabahattin Ali'nin sergisine giderken de bu yolu yürüyor gibi hissettim kendimi. Çünkü Ankara Caddesi'nden beş yola çıkınca köşede bir taş bina vardır. Gerçi şimdi yenilendi eski görüntüsünden daha farklı ama olsun. İşte bu taş okul Karma Ortaokulu'dur. Girişi yol üstünde değildir. Biraz içeri kıvrılınca yoldan girişini görürsünüz. Kemerli bir kapısı ve üstünde Ortaokul yazan yazısı vardır. Bu okul Sabahattin Ali'nin öğretmenlik yaptığı okuldur. Bu okulun duvarları Sabahattin Ali'yi görmüştür. O eserlerinin bazılarını bu memlekette kaleme almıştır. O eserlerinde bu memleketten söz etmiştir. Burası Sabahattin Ali'nin şehirlerinden birisidir.



Okulun hemen karşısında taksi durağının yanında Konya İmam Hatip Lisesi'nin hemen orada Nasip Çay Evi vardır. Yaz kış o da bizim yol gibi dört mevsim açıktır. Yazan, okuya, okumayan uğrar çayını içer. Biz de otururduk bir tenhasına. Buradan okulu görür gözümüz. Ve biliriz ki burası güzel bir manzaraya bakar. Üstelik duvarlarına sırtımızı dayayıp çay içtiğimiz İmam Hatip de taş bir binadır ve içinde harika bir bahçesi vardır. Daha gençken böyle okullarda okuyamadığım için üzülürdüm. Şimdi belki bu taş binaları seyrederek acısını çıkarıyorumdur kim bilir?



Yapı Kredi'nin ev sahipliği yaptığı bu sergiyi gezerken işte tam bunlar geçti aklımdan. Büyük bir heyecan vardı içimde. Konya ve Sabahattin Ali. Yanımdaki arkadaşlarıma bildiğim her şeyi anlattım. Konya'ya geldiklerinde çay içtiğimiz yerden görünen o yerin bu okul olduğundan bahsettim. Çocuksu bir heyecanla gezdim sergiyi. Gözüm hep Konya'nın olduğu yerdeydi.



Sergi biraz gözüme yavan gelse de ben bildiklerimle harman ettim orada olan şeyleri. Sergiyi kafamda yeniden kurguladım. Sabahattin Ali'nin öykülerinde geçen Obruk köyünü gördüm. Çumra'nın içinden geçtim. Konya'nın sarısını aldım yanıma gezdim de gezdim. Daha çok görmek ve daha çok anlamak istedim. Kafada olup biteni bir güzel harman ettim. Kendi Sabahattin Ali'mi yarattım adeta.


Sergiden aklımda kalan Konya'nın sarısı ve Nukhet Duru'nun sesi oldu. Nükhet Duru bağırıyordu, "Ben Gene Sana Vurgunum" diye. Bu ses şairin sesi oldu. Bütün sergi vurgunluğu anlattı bize. Şimdi yeniden haykırmalı bu şarkıyı. Sabahattin Ali ruhun şad olsun.




"İtilmiş, tekmelenmişim,

Doğduğum günde yanmışım,

Yalnız sana güvenmişim

Ben gene sana vurgunum."








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E