KUTSAL KANIN KEŞFİ





KUTSAL KANIN KEŞFİ

Bir gün kadın olduğumu fark ettim ve değişti dünya.Büyümek fikrinin beni korkuttuğunu düşündüm uzun yıllar boyu. Oysa korktuğum kadın olmakmış. Kadın doğmuyoruz hiç birimiz. Belki başka ülkelerde kadın doğuyorlardır ama bizim topraklarımızda sonradan kadın oluyoruz. Doğamızda olanı değil de bize öğretileni yaşıyoruz. Bize öğretilen kadınlık, kadın doğanlarınkine hiç benzemiyor nedense. Gülüşümüz, sevincimiz, ağlamamız, hüsrana uğrayışımız, hayallerimiz, sevdalarımız bile bize öğretiliyor. Kendimizi keşfederek bulmak yerine öğretilerle bulmaya çalışıyoruz. Öğretilenleri sorgularken hayal kırıklıkları dökülüyor paçamızdan. Aslında biz o vakit kanamaya başlıyoruz.

Benden çok büyüklerle dokuz yaşında Kuran Kursuna giderken kadın olmanın ilk ayrıntılarını öğrenmeye başlamıştım. Cahiliye döneminde Arapların kanayan kadınları dağa kaldırıldığını, artık o kadınların lanetli sayıldığını anlatmıştı hocamız. Her ay kanayan kızlar kuran'larını bir havluyla tutarlardı. Anlatılanların etkisiyle o beyaz havlular gözüme hep kirli görünürdü. Kanamak kanımca kötüydü. Kuran'ı bir havluyla tutmak istemiyordum. Bunun düşüncesi bile utandırıyordu beni. Henüz dokuz yaşında olmak beni mutlu ediyordu. Kanamam imkansızdı. Ama kanasam bile havluyla Kuran'ı tutmayacaktım. Kimseye kanadığımı söylemeyecektim. Bu günahı dokuz yaşında göze almıştım.

Ortaokul bitmeye yakın doğum günüme çok az kalmışken, bir haziran günü kanadım.Yıllarca ablamdan gizledim. Sadece annem bildi. Kız arkadaşlarıma bile yalan söylüyordum. Her
Ramazan ayında oruç tutamasam da kanadığım için aç kalıp kendime işkence çektiriyordum. Bu benim suçumdu, her nedense erken kanadığımı düşünüyordum. Ortaokulun son yıllarında bir arkadaşımız din kültürü dersinde ısrarla hocanın tahtaya yazdığı sureyi okumuyordu. Hocamız erkekti ve okuması için ısrar ediyordu. Arkadaşımız ağlayarak "Okuyamam." diyordu. Dakikalar sonra, yani epey sonra hocamız anladı. Sınıftan erkekleri çıkardı. Arkadaşımızı iyice bir sorguya çekti. Ortak kararla, kanayan kızlar "Bilmiyorum." diyecek ve hoca o hafta o kızlara sure okutmayacaktı. Ben hiç bilmiyorum demedim. Biliyordum ve okumaya devam ettim. Yalan söyleme günahını da göze almıştım. Hızla günahkar oluyordum.

Okulumuzu cahiliye dönemindeki Arabistan'a benzetmeye başlamıştım. Ha bire kanamamızla ilgili bir sürü durum ortaya çıkıyordu. Bir gün erkek öğrencileri sınıflara gönderdiler ve bütün kız öğrencileri okul bahçesinde topladılar. Bir kadın öğretmen kanamak ile ilgili bize kısık sesle bilgi vermeye başladı. Erkek öğrenciler pencerelerden hocayı dinliyor ve bizim salak halimize gülüyorlardı. Bir başka gün okul müdürü sınıfları tek tek dolaşıp utana sıkıla pedleri tuvalete atmayın tıkanıyor diye uyarıyordu. Sadece okul değil evde cahliye dönemiydi. Televizyonda ped reklamı çıkınca kanal değiştiriliyordu. Her şeyi bakkala yazdırınca ped bakkala yazdırılıyor her ay babam eve elinde gazete kağıdına sarılmış siyah poşetle geliyordu. İliğime, kemiğime kadar utanıyordum. Yok olaydım ya keşke neden kanıyordum. Ömür boyu çocuk doğurmamaya razıydım oysa.

Bir gün bir kitap okudum. Avrupa ülkesinde bir kız kanıyordu. Hocası ona "Bu kan kutsal kan." diyordu. Benim kafamda şimşekler, yıldırımlar, gezegenler çarpıştı. O lanetlenmiş pis kana birileri kutsal diyordu. Ay olabilir miydi böyle bir şey? Keşke olsaydı. Yine bir gün bir filmde kızı kanayan bir baba kızı sağlıklı diye sevinmesin mi? Benim kafam yine allak bullak. Tabi bu süreç devam ederken ben liseye geçmişim. Biraz biraz duruma alışmışım. En azından ablam kanadığımı biliyor artık. Gerçi kimselerden gizleyemiyorum çünkü kanamalarım ağrılı geçmeye başlamış. Her ay acile gidiyoruz. Doktor niye ağlıyorsun diye kızıyor bana. Doktor erkek. Doktor anlamıyor. Ağrının ve öğrendiğim kutsal kanın verdiği cesaretle çemkiriyorum doktora "Karnım ağrıyor." diye. Doktor gerisini dinlemiyor. Doktorun intikamını erkek hemşire bir iğneyi götüme geçirmek suretiyle alıyor. Öğreniyorum ki her ay tuvalete git geçer, ilaç al geçer, niye ağlıyorsun diyen erkeklere  "Karnım ağrıyor." demem yetiyor. Gerisini duymak istemiyorlar.

Bir tek bu derdi kadınlar anlıyor. "Adet mi oldun? Regli mi oldun? Hayız mı oldun? Hasta mı oldun?" Her ay kafam karışıyor cevap verirken. Her ay birisini kullanıyorum. Ama arkadaşlarımdan saklamamayı öğreniyorum. Kadınlarla dayanışmayı öğreniyorum. Gizli ped alışverişi, sivilceler, delice çekilen ağrılar beni onlara yakınlaştırıyor. Zamanla lanetli kandan kutsal kanı keşfediyorum. Zaman alıyor öğrenmek ama oluveriyor işte. Ortaokulda zorla girdiğim kadınlık müessesesinde şimdilerde deneyimli bir kadın pozisyonundayım. Bana öğretileni baştan reddedip kutsal kanın verdiği ilhamla kadınlığımı keşfettim. Artık kanamam boyunca sadece ağrılarım beni üzüyor. Pedi kat kat poşetlere sarmıyorum. Bazen dolmuşta para çıkarırken pedi yere düşürdüğüm bile oluyor. Dolmuştaki dayılardan gözlerimi kaçırsam da kanadığım, ped kullandığım için utanmıyorum. O kadar uzun süre kendimi suçlayıp cezalandırdım ki artık kendimi azat ediyorum. Çocukluğumun cahiliyesi yok artık, dünya değişiyor elbet. Lakin yine de varsa Kutsal kanı keşfetmemiş herkesin keşfetmesi ümidiyle yazıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E