Biliyorum, Yaşlanıyoruz





Öyle çok şey öyle kolay değişmiş ve öyle alışmışım ki düşününce şaşırıp kalıyorum. Evleneli bir yılı geçmiş, Kuman hasta olmuş iyileşmiş, Afrika doğurmuş yavruları büyümüş, okulu bırakmışım, öğretmenliğe başlamışım, iş yerinden ilk iznimi alıp sağdıcımın sağdıçlığını yapmaya düğüne gitmişim. Öylece hepsi oluvermiş. Sanki asla olmaz dediklerimiz bir anda olmuş, biz hepsini şenlik ederek karşılamışız. 

Şimdi bir şeyleri anlatmaya nereden başlasam eksik kalacak. Bir şeyleri anlatmak da biraz garip bir şey. Bizi dürten bir duygu sanki sabretsek geçip gidecek. Geçip gidince hiç olmamış gibi hissetmekten korkuyorum. Korku ve biraz yaşlanmak bir de havalar kasvetli. Bunlar üst üste eklenince insan kişisel müzesini kurmak, her şeyi istiflemek istiyor. Buna sabretmeyeceğim, karşı koymayacağım:

Sabahattin Ali'nin öykülerinde yer etmiş Çumra'da olacak bir düğün için çıktım yola. Trenle önce Ankara'ya gittim. Tren erken saatte. Ev tren garına uzak. Bundan ötürü uykusuzum. Ankara'yı uykusuz karşılamamak için uyumaya çalışıyorum yol boyunca. Yanımda oturan banka emeklisi teyze pek konuşkan. Elmasını kütürdeterek yiyor. Bana da uzatıyor. beraber kütürdetiyoruz elmaları. Nereden geldiğim, nereye gittiğim, ne iş yaptığım hakkındaki kısa malumatı bu elma ikramı sayesinde alıyor benden.

Yol uzanıp gidiyor önümüzde. Arada gözümü açıp bakıyorum. Her gözümü açtığımda iklim ve bitki örtüsü değişiyor. Bozkıra gelince iyice açıyorum gözlerimi. Burası benim toprağım. Ben bu çorak memleketlerden besleniyorum. Ağaçlar, yağmurlar, denizler hep uzakta kalıyor. Sarılık ve sonsuzluğa uzanıyor hissi veren bozkır kucaklıyor. Bu hisse karşı koyamıyorum.

Yeni garın önünde bir çay içiyorum. Akşamına geneli öğretmenlerden oluşan, herkesin beyaz giydiği bir bekarlığa veda partisi yapıyoruz. Ankara'yı şöyle boylu boyunca gezememiş olmama üzülmem gerekirken üzülmüyorum. Konya'ya giderken hep Ankara'yı durak bellemiş olmam mutlu ediyor beni.

Bir gün aradan sonra gelinin kız kardeşleri olarak saç baş yaptırıyoruz. Bir kaç fotoğraf çekip düğün pilavı yiyoruz. Gelin alma oluyor. Gelin ve ben arabada oturuyoruz. Dışarıda hoca dua ederken olaydan bağımsız bir şeyler konuşup gülüyoruz, ellerimiz duaya açılmış gibi. Gülüşümüz duaya amin niyetine geçiyor.

Konya merkezden Çumra'ya uzanan o yolda arkamızda araba konvoyları uzanmışken yağmur yağıyor. Biz bir yıl aradan sonra sağdıç ve gelin olarak yer değiştirerek gelin arabasına tünüyoruz. Sadece bir yıl, hayatımızda ikimizi de evli iki kadın yapıveriyor. Belki ikimiz de buna şaşırıp gülüyoruz. Sabahattin Ali'nin Çumrasına bir gelin arabasında giriş yaparken o an bizim hikayemizin daha sıkı örülmüş olduğunu hissediyorum. Hayat kurmaca olanı bir kez daha dövüyor gözlerimizin önünde. Sağdıçlık görevimi kayıp bir gelin çiçeği ve duvağına kameramanın bastığı bir gelinle kazasız belasız tamamlıyorum.

Sonra Konya günleri başlıyor. Yeğen sevip anne yemeği yiyorum. Mustafa beni arabasıyla gezdiriyor. Akyokuş'a çıkıyoruz. Yıllar önce bir gece yarısı beş kişi çıktığımız bu yerde iki kişi ağıt sigarası içiyoruz. Uzun uzun geçmiş gözümüzün önünden geçiyor ama bir birimize ses etmiyoruz. Biliyorum yaşlanıyoruz. Yaşlandıkça elimizdekiler azalmış gibi çiğerimiz bir tutam dağlanıyor.

Elimde içleri tıka basa erzakla dolu valizlerle Konya'dan İstanbul'a dönüyorum. Tren garından Eşyaları Esenyurt'a taşırken düşünüyorum hep "Peki bundan sonra nereye?" diye. Hep gitmek istediğimiz yerin en ücrasındaymışız gibi hissetmemiz boşa değil. Herkesin elbise taşıdığı valizlerde erzak taşımak, taşıdığım o yükün kendi kilomu geçmiş olması. Saatlerce süren eve ulaşma yolculuğu. Bütün bunların neden olduğunu sorgulamam. Öğretmenlik için mi, sanat için mi, hangi ulvi bir amaç için? Bunların hepsi kendimi bulmak ve kaybetmemek için. Diğer bütün amaçları siktir edebilirim, vazgeçebilirim.

Yağmurlu bir İstanbul akşamından sigaramı elektrikli sobadan yakarak yazıyorum. Yaşlanıyorum ve her sabaha  rüyamda oyun arkadaşlarımı kaybettiğimi görerek uyanıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E