Başka Kimsenin İstemediği Şeyler




Patti Smith, Çoluk Çocuk'ta 69 yılında bir yaz ayından bahsederken "on yılın son yazı " diyordu. O an öğrenci gelişim raporuna aralık 2018 tarihini atıyordum. "On yılın son senesine giriyoruz." diye düşündüm. Koskoca bir on yıl şöyle böyle geçmişti. Bunu fark edince son on yılı düşünmeye cesaret edemedim ilk baş. Çünkü on yıl içinde o kadar çok şeyi yarıda bırakıp o kadar az şeyi nihayete erdirmiştim ki korktum haliyle.

Bu on yıl 2010 yılıyla başladı. Bu tarih üniversiteye başladığım tarihtir. Ve sanırım on yıl içerisinde tamamlayabildiğim nadir şeylerden birisidir mezun olmak. Sonra iki üniversite ve bir yüksek lisansı yarıda bıraktım. Bir diploma ve üç terk edilmiş okulu düşününce ilk başlarda elim ayağıma dolaşıyordu. Başlayıp emek verdiğin şeyleri silip atıyorsun neticede. Yirmili yaşlarında herkes bir yol tutturup orada uzmanlaşırken ben ha bire bir yoldan diğerine geçiyordum. Üstelik seçtiğim bir yol diğerine hiç uymuyordu. İma edilenler ve hissettiğim yegane şey "ergenlik bunalımı, kendini tanıyamama" duygusuydu. Uzaktan görüntüm gerçekten biraz böyleydi. İlk başlarda eğlenmiş olsam da sonraları beni sarsmaya başladı bu durum. Ağır olmak, oturaklı olmak, başladığım şeyleri nihayete erdirmek gibi düşüncelere daldım. Korkuyordum. Artık sandığım kadar genç değildim. Otuzlu yaşlarıma adım adım yaklaşıyordum. Sanki her şeye geç kalmıştım.

Sanırım Patti de aynı şeyi aynı yaşta düşünmüş olacak ki " Çok yorgundum.Yirmi altı yaşındaydım. Etrafımdaki tebeşirden mesajların hepsi yağmurun içinde gözyaşları gibi akıp gidiyordu." yazmış kitabına. Sonra ben de her şeyi sildim kafamdan. Dayatılan o kalıpları; "Gül gibi mesleğin var. Öğretmenlik yap.", "Yüksek lisansı bitir akademisyen ol.", "Üniversiteye gideceğine KPSS çalış." diyenleri. Belki hiçbir şey olmamaktan mutluyumdur. Böyle bir hayatın da mümkün olabileceğini düşündüm. Yavaş yavaş her ay bunu kendime hatırlatarak yaşamaya alışacağım. "Hafize aldırma! Böyle bir hayat da mümkündür belki."

Hatta seneye bambaşka bir üniversitenin hayalini kurmaya başladım bile. Hafta sonu öğretmenlikten kazandığımı hafta içi okul yollarında yiyeceğim. Başladığım yeni okulda "Aa öğretmen misin? Çok ilginç." diyen onca insana "Nesi ilginç?" demek isteyip diyemeyeceğim. Bana ilginç gelmeyip onca insana ilginç gelen şeylere de alışmış gibi yapmaya devam edeceğim. Seneye güneş gören, penceresi balkona değil de sokağa açılan bir eve taşınıp sokaktan gelip geçenleri izleyeceğim. Taşındığım yer düzlük olursa Konya'dan bisikletimi getireceğim. Bir yıldır bisiklet sürememenin ve yokuşların acısını çıkaracağım. Önümdeki bir yılın basitleştirilmiş planı işte bu kadar.

Bundan daha karmaşık planlar yapmaya gücüm yetmiyor. Beceremiyorum. Daha doğrusu karmaşık her plan beni korkutup daha uzağa kaçırıyor. İnsanın kendisini nerede, ne kadar, niçin zorlaması gerektiğini bilmiyorum. Listelerden, ödevlerden, görevlerden çocuklar gibi korkuyorum çünkü. On yılın son senesine giriyor olmanın afilli bir yanı var bu ay buna tutunacağım. Seneye de on yılın son yazını ya da kışını yazarım. Belki bu sefer yarıda bıraktıklarımla daha barışmış olurum ya da bir şeyleri tamamlayıp artık listelerle barışmış olurum. O zamana kadar "Başka kimsenin istemediği şeyleri" istemeye devam edeceğim.

Kasvetli, soğuk, karanlık, yıkıcı havalarda Çoluk Çocuk kitabı içimi açtı, beni şenlendirdi, beni mutlu kıldı. On yıl içinde okuduğum en güzel ağıttı. Kitabı öğretmenlik yaptığım kurumda boş derslerde okudum. Kitap bittiğinde bu ağıta yakışır bir iki damla gözyaşı döktüm öğrencilerimden gizleyerek.  On yılımı düşünmeye iten bu kitabı buraya iliştirmek beni ayrıca mutlu edecek. Ve Patti'nin en sevdiğim parçasını da.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E