İkinci Cins:Evlilik Çağı Ve Neden Evlendim-1


İkinci Cins:Evlilik Çağı Ve Neden Evlendim-1

Evlenmeden önce "Ne zaman evleneceksin?" sorularına maruz kaldığımdan daha çok "Neden evlendin? Evlenmeye nasıl karar verdin?" sorularına maruz kaldım. Herkes aynı soruları soruyordu ve ben her seferinde ne cevap vereceğimi şaşırıyordum. Benim için evlilik bir evi paylaşmaktı ama karşımdakiler hep daha fazla cevap talep ediyorlardı.

Bir buçuk yıldır evli birisi olarak buna çok kişisel cevaplar vermek yerine bu cevapları başka bir yazının konusu yapıp önce bir kitap üzerinden evlilik hakkında yazmak istedim. Çünkü kişisel olarak evlilik hakkındaki düşüncelerim toplum ve evlilik hakkında yeterince tatmin etmiyordu beni. Sevgili Beauvir'ın kitabı bu konuda imdadıma yetişti. Evlilik, çocuk ve kadın hakkında okuduklarım ve yaşadıklarımızdan hareketle evliliğin tanımını yeniden yapmış oldum.Yazarın doğum gününden birkaç gün sonra onun yazdığı İkinci Cins kitabından yola çıkarak evlilik hakkında biraz sayıkladım.

Simone de Beauvoir'ın İkinci Cins kitabının "Evlilik Çağı"nı okurken evliliğin ne olduğu, ne olmadığı hakkında uzun uzun düşünme fırsatım oldu. Kitabın kapak fotoğrafları ve bölümlere verilen isimler sıkıntılı olsa da Payel'den başka bu kitabı basan olmadığı için Payel'den alıp okudum.

Kitabın bundan çok uzun zaman önce yazıldığını ve kitapta değinilen sorunların artık günümüzde geçerli olmadığını söylemek isterdim ama maalesef bunu söyleyemiyorum. Virginia Woolf'un Kendine Ait bir Oda kitabını okurken de aynı üzüntüye kapılmıştım. Kadın hem yazın hayatında hem evlilik hayatında aynı sorunlarla boğuşuyor. Şartlar kimileri için düzelse de genel için pek iç açıcı değil.

Yazar kitapta kadının neden evlendiğinden, evlilikte ne gibi zorluklarla karşılaştığından, kendisini nasıl tanımladığından; annelikten, saray yosmalığından bahsediyor. Her konuya bir sürü örnek veriyor (Bu teknik bana Kendine Ait Bir Oda'nın tekniğini çokça hatırlattı). Bu örneklerin bazıları zaman aşımına uğramış olsa da çoğunluğu şekil değiştirerek günümüze kadar gelmiş durumda.

Simone  genç kızların eviliği "... varoluşunu doğrulamaya yarayacak biricik toplumsal kurum." olarak gördüklerinden bahseder. Çünkü bir kadın "... kendini, toplum doğrultusunda, ancak erkek aracılığıyla aşabilir." Kadının evren üzerinde dolaysız yoldan etkili olma izni yoktur. Kadın kendini ancak erkek üzerinden tanımlayabilir. Bu yüzden kadın "Neden evlenmek ister?" sorusuna cevap olarak yazar kendini tanımlamak ve özgür olmak cevabını vermektedir.

Evlilik bu penceren bakınca genç kız için geçmişi ile bağlarını koparmak ve çocukluktan çıkmaktır. Aile evinden uzakta, daha evvel tanımadığı bir adamla aynı evi paylaşmak da sorunlar getirir elbet. Burada yazar kadınla erkeğin evliliğe bakış açılarını sorgular. Erkek evlenmeden önce toplum tarafından doğrulanmış, özerk ve bütün bir varlıktır. Evliliği içkinliğini tamamlamak için ister. Kadın ise evlilikle birlikte tanımlar kendisini. Erkek üretici kadın ise tüketici konumundadır. İki cinsin evliliğe bakış açıları eve ve çocuğa bakış açılarını da etkiler. Kadın ev işlerini ve çocukları kendini tanımlamak için bir fırsat olarak görür. Ev dünyanın merkezidir, bir sığınaktır. Ev işlerinin şiirselliği de bu yüzden önemlidir. Simone, ev işlerini kutsayan kadınlardan ve bu tip roman kahramanlarından uzun uzun bahseder. Erkek için ise ev kadın kadar sınırları belli bir kafes değildir. Onlar için evin sınırları gevşektir ve esnetilebilir. Kadın için ise: "Yuvanın kapıları sımsıkı üstüne kapanmıştır: yeryüzünde payına düşen budur."

Kitapta kadının anneliğini anlatan bir bölüm var. Annenin kız çocuğunu bir rakip olarak görmesi erkek çocuğunu ise kocasının yerine koyarak kendini onun üzerinden tanımlaması aslında kadının evliliğe bakışını ve çaresizliğini gözler önüne serer. Kadına, erkeğe tanınan hakların asla tanınmaması kadının bu hakları evlilik yoluyla almaya çalışması ve bunu becerememesi kitabın kısa özeti olabilir aslında. Çünkü ne koca, ne çocuk ne de ev "...çocukluğundan beri vaat edilen o mutlu bütünlemeyi getirmemiş"tir ona.

Simone de Beauvoir kitabını her kadın okuyup uzun uzun düşünmeli. Kendimizi nasıl tanımladığımıza bakmalıyız. Toplum bizi erkeğin eşiti olarak görmüyor peki biz kendimizi görüyor muyuz? Üretip düşünüyor muyuz? Evlilik ve çocuğu ne olarak görüyoruz? Sanırım bu sorulara vereceğimiz cevaplar bizim evliliğe bakış açımızı ele verecektir.

Bu yazı ile her ne kadar neden evlendim sorusuna cevap veremesem de evliliğe bakış açımı anlamış ve anlatmış oldum. Kişisel tecrübelerimi devam yazısına saklıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E