AĞLAYARAK MASKEMİ ISLATTIĞIM GÜNÜN ANISINA

 AĞLAYARAK MASKEMİ ISLATTIĞIM GÜNÜN ANISINA

Kocam belirli konularda sorumsuz, kanunsuz, tembeldir. Özel mülkiyete aşırı saygı duysa da bazı konularda fikri sabittir. Çoğu konularda ortak paydamız böyledir. Umursamamak, akışına bırakmak. Karşılıklı olarak yanlış olduğunu bilsek de ses etmeden kendi kişisel alanımızda kendi yanlışlarımızı yaşar ve doğrusunu kendimiz buluruz. İkimiz bir yanlışta beraber diretirsek de önümüze ne çıkarsa çıksın pek ders aldığımız söylenemez.

Ev konusunda, iş konusunda ve sosyal yaşantımızda böylece ilerliyoruz ya da duruyoruz. Motoru aldığımız zaman da kredi paramız motor ve kredi kartlarına yetince kask ve ehliyet konusu da bir miktar geride kaldı. Ne bileyim sorun para filan olmaktan çıkmıştı çoktan. İnatlaşmaya döndü. Kiminle inatlaşma devletin bizzat kendisiyle. Ne alaka diyebilirsiniz ama karı koca bu konuda konuşmasak da biz buna kendimizi inandırdık ve başladık inadın ucunu tutmaya.

İkinci el araba ya da motor fiyatlarını bilirsiniz. Yani en saçma, en kötü araca vereceğimiz para aman Allah'ım dedirttiriyor hepimize. Bu böyle olmamalı diyoruz. Çaresizce kabul ediyoruz. Avrupa ülkelerini filan kıyaslamaya kalkınca hepten beynimiz yanıyor. Ülkemizi kabul etmemizi, durumumuzu kabul etmemizi daha zor kılıyor. Bir motora o kadar çok para verince ehliyete ve iyi bir kaska da o kadar para vermek istemiyorsun. Yani paran olsa da vermezsin, vermemelisin. Bir sürü dosya işi, ıvır zıvır ve ha bire artan dolar kuru. Ha bugün ha yarın derken önceden üç olan bir bakıyorsun üç yüz olmuş ve başladığın ve bırakmadığın inat bir oyuna dönüşüyor mecburen.

Kimlik değiştirmek, sağlık raporu almak, askere gitmek gibi resmi ve gerekli işlerden yıllardır kaçıyoruz. Mecbur kalmadıkça bir devlet dairesinin içine girmiyoruz. Evlenince değişmesi gereken kimliğimi üç yıl kullanmam gibi. Ya da üç yıl İstanbul'da yaşayıp da kaydımızın Konya'da olması gibi. Bu işleri İstanbul'da halletmek oldukça zor olduğu için erteliyorduk, bu gayet mantıklıydı. Lakin Konya'ya geldikten sonra da hala aynısını yapıyor olmamız babamı deli ediyor. Bir yerde haklı. Bir yerde bu saçma şeyler huyumuz olmuş çıkmış işte.

İstanbul'da ana yollara çıkmadan sadece işe gidip gelirken kullandığımız motor şükür ki başımıza bir dert açmamıştı. Konya'da ise kaskımızı aldığımız için kimsenin bizi umursamayacağını düşündük. Haklıydık gerçekten kimse bizi umursamıyordu. Neticede kaskımız vardı, yayaya yol veriyorduk, sinyalimizi kullanıyorduk, hız yapmıyorduk. Pratikte gerçekten çok iyi bir kullanıcıydık. Yine de ara yolları tercih etmek en korunaklı yoldu ve Konya'ya geldik geleli öyle yaptık. 

Geçen hafta salı günü nöbetçi olduğum için erkenden kalktık. Sabah sütlü simit sevmediğim için kara simit almak üzere yola çıktık. Her zamanki güzergahtan değil de ana yoldan gittik. Amaç simit almak ve okulda kahvaltı yapabilmemdi. Zira salı günleri nöbet ve sekiz saat ders üst üste geliyordu.

Tam hastane önüne geldik ki çevirmeye yakalandık. Yol bomboştu, kask vardı ama çevirdiler işte. Kopya çekerken yakalandığımda hissettiğim şeyi hissettim. Korku mu dehşet mi bilmiyorum. Sonra ehliyet, ruhsat falan filan derken iş ciddileşti. Cemal kimlik taşımaz, ben çantamdan onun kimliğini çıkarınca polis neden senin kimliğin onda diye sordu. Karım çünkü dedi Cemal. Kocanız kimliğini sürekli kaybederse siz de cüzdanınızda taşırsınız bence bir sorun yoktu bunda.

Cemal'in sorgulaması yapılınca polisler şok geçirdi. Ehliyet yok, muayene geçmiş, sigorta yok, askerlik yok. Polislerin karşısında kanun kaçağı gibi dikiliyoruz. Halbuki her otele kayıt yaptırınca askerlikten dolayı kapımıza polis dayanır yani idmanlıyım. Her polise durumu izah etmeye çalışmak konusunda da ustalaştım. Yadırgasalar da anlayıp sonunda hak veriyorlar.

Aldım elime sazımı anlattım. Dedim öğretmenim, daha kredi taksiti bitmedi falan filan. Yaşlıca olan polis dedi ki kızım neresinden tutsak elimizde kalıyor, ben göz göre göre nasıl salayım sizi. Bak askerlik de yapmamış. Orada koptum. Başladım ağlamaya. Durduramadan ağlıyorum. Farkına varmadan. Benim ağlamam biraz işe yaradı sanırım A2 ehliyet sahibi bulun bağlamayalım dediler. Hastane önünde A2 ehliyet sahibi avına çıktı Cemal. Ben ağlayınca askeriyede çalışan bir adam geldi Cemal'le. Yapmayın etmeyin ben de askeriyede çalışıyorum bırakın çocukları minvalinde bir şeyler söyledi. Bu sefer polis askerlik de yapmamış nasıl salayım deyince adam bak bana bunu söylememişti dedi. Burada gerçekten konu askerlik mi diyemedim. Ağlamaya devam ettim. Ben ağladıkça polisler benden kaçmaya başladılar. Cemal ve askeriyede çalışan adam hastane önünde A2 ehliyet avına devam ettiler. Para çekmeye motoruyla gelmiş bir adamı tutup getirdiler.

Benim ağlamama dayanamayan motorlu adam cezayı bana yazın, salın gençleri dedi. Polisler salmadı. Adam beni teselli etmeye çalışmak için geçen gün ben de ceza yedim dedi. Ben yine ağladım. Cezamızı yazdılar. Genç polisin yanına gidip ne kadar tutuyor ceza diye sorduğumda polis benden kaçtı ve cevap vermedi. Tutarı duyunca ağlayacağımı biliyordu. Ama söylemese de ben ağlamaya devam ettim. Cemal o arada polislerden izin alarak motoru kenara çekti.

Cezayı kabullendikten sonra bu sefer askerlik için bir diğer polis ekibi çağrıldı. Polis ekibini beklerken yaşlı polis ara yollardan gidin diye nasihat verdi. Simit alacaktık ondan buraya geldik dedim ve yine ağladım. Polis ekipleri gelince ehliyetini bizimle paylaşan adam Cemal'i askere götüreceklerini düşünmüş olmalı ki beni okula bırakmayı teklif etti. Bu esnada yine ağladım. Burada neden ağladım bilmiyorum.

Polisler geldi kağıt imzalatırken askere git, bak kızımızı da üzmüşsün diye Cemal'e akıl verirlerken evliyiz diyebildim. Gerçi evli olmasak da Cemal askere gitmezdi. Her şey halloldu. Kenarda kardeşimin beni almaya gelmesini beklerken maskemin sırılsıklam ağzıma yapıştığını fark ettim. O an her hâlükârda insanız işte diye düşündüm. Hastayken de ıslatacak bir şeyler bulabiliyoruz. 

Sonra nöbet tuttum, derse girip çıktım. Sorun tam olarak bizde mi otoriteyle alakalı problemimizi ne zaman çözeriz bilmiyorum. Kağıt kürek işi, yükselen dolar kuru, her şeyin aşırı ciddiye alınması, devlet daireleri yeterince zihnimi meşgul etti. Öyle ya da böyle çaresizken döktüğüm, polisin haklı olmasından dolayı döktüğüm, yardım ettikleri için döktüğüm o göz yaşları şimdi beni güldürüyor.  



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E