LİLY TOMLİN VE JANE FONDA İLE TANIŞMA

 LİLY TOMLİN VE JANE FONDA İLE TANIŞMA

Bu Frankie ile Grace'e bir saygı yazısıdır.


 

Lily Tomlin ile ilk bilinçli tanışmam Grandma filmi ile olmuştu. Lezbiyen bir anneanneydi, eski feministlerden. Torununun kürtaj olmasına yardımcı olma hikayesi. Oldukça sert bir kadındı filmde. Sonrasında Grace ile Frankie dizisi ile devam etti tanışıklığımız.

Bu diziyi 25 yaşımı geçtiğim zamanlarda izlemeye başladım. Otuza yaklaşma telaşı, insanın ilk elini ayağına bu zamanlar dolaştırıyor. Bir baltaya sap olamamışlık hissi, geçim derdi, borçlar, asla istediklerinin olmayacağı kaygısı... Hepsinin birleştiği bir yirmi yaş bitiyor depresyonu. Böyle olunca hayata geç kalmışım hissi yakama sarılmıştı. Asla bırakmıyordu peşimi. Birisi yahu daha otuz bile değilsin dese de bir şey değişmiyordu. 

Sonra yetmişlerinin ortasında bu iki kadının hikayesi bana yardım etti. Tanrım lütfen böyle yaşlanayım diyordum her seferinde. Şimdi 28 yaşımı doldururken her şeyin mümkün olduğunu hatırlıyorum. Diziyle bir bağ kurdum. Bazı sabahlar Frankie'yi arardım. Sohbet edecek bir dost gibi. Hal böyle olunca karşıma onunla ilgili ne çıkarsa ufak bir araştırma yapmama sebep veriyordu. Öyle delice değil. Yaşarken, rast gelişlerle.

Yine boş bir kış günü haşlanmış yumurtamı kaşıklarken Netflix'te, Feministler: Onlar Ne Düşünüyordu? belgeseline rastladım. İzlemeye başlayınca Frankie ve Grace'i karşımda buldum. İkisinin de feminist geçmişlerine yüzeysel bir merhaba dedim. 

Sonrasında feminist filmleri araştırırken ki bunu düzenli olarak yaparım 9'dan 5'e filmi karşıma çıktı. 1980 yapımı bu filmde Lily ve Jane birlikte oynuyorlardı. Jane kocasından boşanan bir kadın Lily ise işinde başarılı çocuğu olan bekar bir anneyi canlandırıyordu. Bir üçüncü oyuncu ise Doly Parton. Seksi kadın Doly. Bu üç kadının yanlış anlamalarla başlayan ilişkileri bir kadın dayanışmasına dönüşür film boyunca. Tam bir feminist film diyemeyiz bu filme. Ama erken dönem bir uyanış gibidir biraz.

Aradan yıllar geçince bu iki kadının bir araya gelişinin muhteşem olacağını kim bilebilirdi? Bu hayatın garip çizgilerle dolu oluşunu, bazen kesilip bazen süreklilik barındırdığını, inişini ve çıkışını gösteriyor. Düz bir çizgi değil ki diyorsunuz. Kim hayatın düz bir çizgi olmasını kabul edebilir? Ve kanımca hepimiz Jane Fonda'nın iklim eyleminde gözaltına alındığı fotoğrafı görünce gülümsedik. Bana yirmi yaş ortası depresyonumu yendiren bu iki kadın oldu. Her sabah yumurtamı kaşıklarken bir şekilde onlar çıktı karşıma. Kesik çizgilere bakıp normal olduğunu anladım.

Şimdi bir dizi karakteri ile dost olmak, bir müzikte kendini bulmak, kitap okurken içinin bir şekilde yazılan her şeyi biliyormuş gibi hissetmesi gayet normal geliyor. Yalnızlıktan sanırdım değilmiş. Benzer benzerini bulurmuş. Oturup bilgileri araştırmaktansa rastlantısal olarak bulmak aslında keşif olmayan şeyleri keşfetme hissini yaşatıyor. Biraz sanal biraz sanalın gerçekliği. Şimdi bütün bunları unutmadan ve yaşlı dostlarıma bir şeyler olmadan buraya yazayım dedim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E