DENEYSEL ŞİİR YA DA KİVİ MÜLAHAZALARI


 DENEYSEL ŞİİR YA DA KİVİ MÜLAHAZALARI

Modern zamanlarda sanatın tanımını; her hangi bir şeyin, bu duygu, güzellik, çirkinlik olabilir, aktarılmasında kullanılan yöntem ve bu yaratma sonucunda ortaya çıkan her şey olarak yapabiliriz. Aslına bakarsanız artık sanat esnek ve bütün sanat dalları birbirinin içine geçmiş durumda. Şiirin tanımını yapacakken de artık eskiden kullanılan tanımları yapamayız ki zaten düzenli olarak edebiyatta var olan tanımlar yıkılır ve herkes kendi tanımını yapar. Son zamanlarda da deneysel şiir, avangart şiir ya da somut şiir hakkında şiirin tanımı yapılıp deneysel olanın şiir olmadığını söylüyorlar.

Şimdi var olan bir şeyden hareketle hiç bilinmeyen bir şeyin tanımını yapmak ilk aşama için değerlidir. Neticede kiviyi hiç bilmeyen birine patatese benzer ama bir meyvedir, diyerek benzer ve farklılıklardan hareket ederiz. Çünkü kivi bir bilinmezdir ve bilinenle tanımlanır. Fakat ilk aşama için yeterli olan bu durum zamanla yani kiviyi tattıkça ya da gördükçe patatesi ortadan kaldırmalıdır. Artık kivi patatese benzer ama meyvedir, diye tanımlanmaz. Çünkü kivi kividir.

Deneysel şiir için önce bilinenden gitmek gayet normaldir. Şiir budur, deneysel şiir şu açıdan klasik şiire benzer şu açıdan farklıdır diyebiliriz. Bu ilk adımlardan birisi. Sonraki adım ise artık deneysel şiiri klasik şiirle tanımlamak değil deneysel şiiri deneysel şiir olarak kabul etmektir. 

Peki deneysel şiir nedir? Zaman içerisinde denenmiş farklı şekilleri var. Kanımca tek bir isimle de anılmıyor. Farklı olan şiire deneysel şiir deniyor. Bu somut şiir, kolaj-şiir, montaj şiiri de kapsayan bir kavram olarak düşünülebilir. Bence hiçbir şeyin tanımı net değilken artık tutup bu budur, bu bu değildir demek bana ikna edici gelmiyor. Zira sanatın sınırları son derece esnektir ve kişinin kabiliyetine göre o sınır genişler ya da daralır. Bazen de sınırlar tercih meselesidir. 

Şiir imgeler bütünüdür. Şiirde anlam, çağrıştırdığı şeylerin bütünüdür. Şiir dediğimiz şey bu imgelerin bütünlüğü açısından güçlü ya da zayıftır. İmgeyi kelimeler yardımıyla kurmayıp da imgeyi direkt olarak görselle kurduğumuz zaman şiir değildir, bu şiir mi, denebilir. Fakat bu da kendi başına bir dil olamaz mı? Yani kuş yerine kuşa benzer bir çizgiyi kullandığımız bir yazı olsa ve her kuş dediğimiz zaman kuşa benzer bir çizgi çizsek artık o da kuşu karşılayan bir simge olur. Zaman içerisinde kuş, güzel kuş, tüyün kuşu gibi farklı şekillere evrilir. Kuş yazmak yerine o kuşu görsel olarak koyarsak ve şiir bu imgeyi kaldırırsa ,bir bütünlük içerisinde bu görsel görevini yerine getirirse, kabul görmelidir. Sonuç olarak yazı bir araçtır ve başka şeyleri yazı gibi kullanabilmek de bir beceri gerektirir.

Peki neden deneysel şiir? İnsan bir şey üretirken farklı yöntemler izler. Birincisi kendinden önce geleni aynen takip eder, üstüne bir şey koyar ya da kopya eder. Bu pek istenilen bir şey değildir. Genel olarak tekrar kabul edilir. Bir miktar tat verse de sıkıcıdır, yaratıcı bulunmaz. Hep kendinden öncekini akla getirir. Bir başka yöntem olarak eskiyi alıp bağlamından kopararak yapı söküme uğratabiliriz. Bu çoğu zaman istenilen ama başarılamayan bir yöntemdir. Ya eskiyi yıkacağım diye ustalıkla kopya ederken bulursunuz kendinizi ya da eski ile dalga geçeceğim derken amacına ulaşamayan komik, karmaşık bir şey ortaya çıkarırız. İyi bir yapı söküm sadece sanatçı ile değil muhatabının da bir o kadar iyi olması ile mümkündür. Üçüncü bir teknik ise eskiyi toptan reddedip ondan bağımsız, bambaşka bir şey ortaya koymaktır ki bu belli dönemlerde cidden başarılmıştır. Her dönem bunu yaptığını söyleyen sanatçılarla doludur ama açıkçası öyle değildir. Sadece gerçekten yıkıp bambaşka bir şey söyleyecek olanın yolunu açıyorsunuzdur.

Ben deneysel şiirde genel olarak yapı sökümden yararlanıyorum. Var olan bağlamdan koparılmış kelime ve şekilleri yeni bir bütünlükte görmeyi seviyorum. Dünyaya bakarken her şeyi bir şiirin parçası olabilir diye görüyorum. Ve onu bağlamından alıp yeni bir bağlamla buluşturuyorum. Bu algımı geliştirip şeyleri farklı görmemi sağlıyor ve açıkçası yaptıkça gelişen bir kas gibi devamlılık gerektiriyor.

Denenmiş her şey deneysel olmuyor tabi. Denemek ve yanılmak bir yol. Ama sınırları belirsiz diye her denenmiş şeyi deneysel şiir olarak algılamak da büyük bir gaflet açıkçası. Çoğu öncü dergilerde deneysel adı altında yayınlanan şiirler gerçekten başarısız birer örnek. Sınırı belli değil diye at oynatılacak bir alan olarak görmemek gerekiyor. Var olanı iyi bir şekilde analiz edebilmek, eleştirebilmek gerekiyor. İmgelerin bütünlük içerisinde nereye denk geldiğini, oturup oturmadığını tartmak gerekiyor. Görüntüsü güzel diye elinize geçen her görseli kullanamayacağınız gibi her kelimeyi de boca edemezsiniz. Farklı olduğuna inandığınız şey gerçekten farklı değilse inanın anlaşılıyor. Tabi bunu bir günde anlamaya başlamıyorsunuz. Üzerine düşünmek, okumak, takip etmeyi gerektiren bir süreç.

En büyük sorun deneysel adı altında yayınlanan şiirlerin eleştirisinin deneysel olduğu için yapılmaması. Aslına bakarsanız deneysel olduğu için değil isimleri eleştirmekten korku söz konusu. Kişiler birbirini eleştirirken bulundukları gruba dokunmuyorlar. Diğer gruplara ise saldırdıkça saldırıyorlar. Deneysel ya da değil şu an yayınlanan şiirlere baktığım zaman isimler haricinde pek bir şey görmek mümkün değil. Birbirlerini ölesiye eleştiren gruplara şiirlerin altından isimler silinse ve eleştirin deseler kendi şiirleri karşı grubun şiirinden ayırt edemezler. 

Günlük hayattaki konuşmalar, mesajlaşmalar olduğu gibi alınıp şiir denilmemeli. Üzerinde gerçek manada çalışma yapmak gerekiyor. Önemli olan bütün bunları imgeye dönüştürebilmek. Ya da deneysel olmak adına sürekli bilgisayar terimleri kullanmak da artık bir klişeye dönüştü. Bu klişeyi de olduğu gibi kullanmak, değiştirmemek kolaycılıktır. Kolaycılık, tanınmış olmak büyük bir yanılgı ve edebiyat dünyası bu yanılgının içinde, halinden memnun gibi.

Her dönem yepyeni bir şey yapılamaz ama yapacak olanların yolu açılır. Yeni ve yepyeni olma iddialarından ziyade bir şeyler yapmak gerekir ki bu başta eleştirebilmekten geçiyor. Eleştiri ise kişisel zevklerimize uyup uymadığına göre değil olup olmadığına göredir. Bunun için de son derece donanımlı olup belirli şeylere hakim olmalı. Elbet insanın olduğu yerde tam bir tarafsızlıktan söz edemeyiz ama tam tarafsızlığa yakın olmak için de belirli kriterleri kullanabiliriz. İsimlerden ziyade eserlerin eleştirisinin yapıldığı günleri görmek dileğiyle.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E