SON KIŞ, SON ORUÇ

 SON KIŞ, SON ORUÇ

Ramazan yaklaşırken öğrencilerimle ramazan hakkında sohbet ettik birkaç gün önce. Onların yaşındayken benim tuttuğum oruçlardan bahsettim. Üç yıl İstanbul'da yaşayınca Ramazan ayı artık özelliğini yitiren bir şey oluyor. Çünkü bir ibadetten ziyade hoş bir zaman dilimidir bu ay benim nazarımda. Ailecek yapılan, bir aya vurulmuş bir aktivite. Şehrin dahil olduğu, sokakların ve işletmelerin, çay ocaklarının, ibadethanelerin bu ayda sözünün geçmesi. 

Tabi şehir ben çocukken dahil değildi bu aya. Ben çocukken bir mahalle vardı ve bu ay o mahallenin içinde geçerdi. Kış günlerine denk gelen oruç toplam kaç saat sürerdi? Belki beş, belki altıda okunan akşam ezanıyla, açlık ya da susuzluk hissedilmezdi bile. Öğlen okula giderdik. Akşam ezanı son derse denk gelirdi. Son ders din kültürü dersine denk geldiği zaman bütün sınıf kendi sırasına sofra açardı. Herkes bir mandalina, bir ekmek parçası ile öğretmenin masasına koşardı. Sessizce beklerdik ezanı. Bir arkadaş pencereyi açar ezan sesini dinlerdi. Hocanın Allahuekberiyle başlardık iftara. 

Son saatlerdeki cümbüşle geçerdi o ay. Okul çıkışı babam bizi almaya gelirdi. Yeşil bir Doğanımız vardı. Dört kardeş ve dört kardeşin arkadaşları doluşurduk arabaya. Ev ve okul arası yakındı ama babam orucuz diye kıyamazdı, her akşam alırdı bizi. Tabi kış günleri, kar yağar, soğuk olur, akşam hava erken kararır. Okul çıkışları kalabalık, yağışlı, karlı, ıslak ve soğuk. 

Eve varınca sofra yerde açılı dururdu. Annem ve babam biraz yemiş olurlardı. Sobanın ısıttığı o küçük odada yemek yer sonrasında teravihi beklerdik. Ablam ve ben birkaç komşu ile birlikte camiye giderdik. Arkadaşlarımızda camide olurdu. Herkes arkadaşının yanında namaza dururdu. Dördüncü sınıftaydık, üç arkadaştık. Caminin kolonları arasındaki küçük bir bölmeye geçer namaz kılarken bir oyun da oynardık. Kıkırdaşmalar, gülmeler, saf çocukluk.

Teravih sonrası çöken ahestelikle birlikte eve dönerdik. Kış günlerinin meyvesi tabakla önümüze gelirdi. Portakal, mandalina, elma. Bir, iki, üç derken sonu geliverirdi Ramazan'ın.

Tabi sahur ve iftar programları da vardı. Sahurda izlediğimiz o diziler. Süleyman Çobanoğlu ve Şoray Uzun sunardı iftar ve sahur programlarını. Çok eğlenceliydi diye kalmış hatrımda. Kanal 7'li zamanlardı. Evde oruç açtığımız günlerde son dakikalar Kontv açılırdı. Göçtü kervan kaldık dağlar başında diye bir ilahi ve koşan geyikler. Hem televizyondan hem camiden Alahuekberi duymazsak açmazdık orucumuzu, babam temkinli bir adamdı. Biz çorbamızı içerken köyden telefon gelirdi. Köyde hoca yok, televizyonda Kontv çekmezdi. Ezan okundu mu diye sorarlardı. Okundu deyince telefon kapanırdı.

Arefeden köye giderdik. Önce annemin köyüne oradan gece yarısı babamın köyüne. Rahmetli oldu dedeler şimdi, köy faslı kapandı. Teyzem arefeden kına yakardı, sabah erkenden sobanın üstünden alınan suyla yıkardık kınayı. Kış demeden bütün köyü dolanıp şeker toplardık, bütün köy çocuklarıyla birlikte.

Bayramcı gezenlerin peşine takılıp bütün köyün şekerinin markasını öğrenirdik. En iyi Elegandır zihnimde hala. Vişneli Elegan. Vişne özünün önce yendiği, sonrasında beyaz dışını kemirdiğim. Oruç tutamayanlara oruç satmıştık. Dayım oruçlarımız karşılığında bize siyah saat almıştı.

Bütün bunları anlattım çocuklara. Bir geçmiş öylece geçti gözümün önünden. Sanki o son kış ve son oruç gibiydi benim için. Neden bilmem şimdi düşününce hepsi külfet gibi görünüyor. Onca gelenek içindeyken ve çocukken nasıl da eğlenceli. Öğrencilerimin heyecanı aynı benim çocuk heyecanımdı. Daha farklı bir şehirde olsalar böyle olur muydu, diye de düşündüm. 

Oruç salt ibadet olarak kalmamalı. Oruç kendisinden daha büyük bir şeyi barındırıyor bazı şehirlerde. Oruç inançtan ziyade bir şey. Teravih kılmasam da ellerinde seccadelerle camiye koşanları görmek, açık alanlarda ibadet eden insanları izlemek, çay ocaklarında sahuru bekleyenlerle çay içmek. 

Büyüdükçe şehri dahil ediyor insan Ramazan'a. Çay ocakları, camiler, camilerden gelen ilahiler, camiden kaçıp gelen çocuklar, cami çıkışında dağıtılanlar, pideciler, tel kadayıfçı, bedesten, oruç tutmayanların gittiği yerler. Hepsi bir kültürün toplamı. Yeni bir Ramazan başlıyor benim için. Üç yıldır görmediklerimi göreceğim için heyecan duyduğum bir Ramazan. Şehrin bahar halindeki Ramazanına merhaba. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E