BU KALP SENİ UNUTUR MU'YA ALTERNATİF BİR SON

Bu Kalp Seni Unutur mu,  Hatırla Sevgili'den sonra çekilmiş bir dizi. 80 darbesinden 2000'li yıllara kadar olan süreyi anlatmayı planlamış ama sadece 17 bölüm ekranda kalabilmiş. Bir dönem dizisi olsa da kostümler ve mekanlar abartılmamış. Belki bütçe yetmemiş belki de tercih edilmemiş. Böyle olması açıkçası daha bir güzel gelmişti bana. Daha yakın, daha bu döneme dönük ve tabi belgesel tadında. 

Yakın zamanda bir kez daha izledim. Ardından Seksenler ve Doksanlar çekildi. Şöyle bir farklar dizildi zihnimde, durduramadım. Bir nevi kıyas diyelim. Doksanları sevmesem de Seksenler gerçekten hoşuma giderdi. Bu Kalp Seni Unutur mu'dan sonra biraz diğer dizilerden rahatsız oldum. Bir dönem var elimizde, çok karanlık bir dönem. Elbet özlem duyuyoruz, nostaljik olarak bakıyoruz o zamanlara. O dönemleri güzellemeye gidiyoruz. Ama bunu yaparken suya sabuna dokunmamak biraz o dönem yaşanılan durumlara hakaret gibi geliyor. Onca acı hiç yokmuş gibi sadece iyi olarak hatırlamak hatıraya ihanet değil mi? 

Sonra o dönemin gençlerini bir çırpıda karikatüre çevirivermek, kişiliksizleştirmek. Bilmiyorum ama bunların hepsi beni rahatsız etti. 

Aslında bu diziyi bir değişim dizisi olarak okumak daha doğru olur. Karakterlerimiz tipten ziyade gerçekten karakter olarak çizilmişler. Onların değişimi bir şekilde ülkenin değişimi gibi. Elbet yine sol karakterler ön planda ve elbette yine iyi bir ülkücü karakter var. Devrimciler örgütten kopuyor, iyi ülkücü olan adam muhafazarkarlık ve dervişlik arası bir hal alıyor, devrimci kadınlar feminist bir görüş benimsiyor. Elbet değişmeyenler de var.

Dönem gereği feministler, Erbakancılar, Özalcılar da diziye dahil oluyor. Belki biraz daha devam etse yakın dönem siyasetçilerini, Erdoğan'ın belediye başkanlığını, jitem olaylarını, İstanbul depremini, 28 Şubat'ı da görebilirdik ama devam etmemiş. Tabi hikaye biraz zayıftı ve başroldeki evli kadın kocasını aldatıyordu. Yani bu aldatma belki de izleyiciyi geri tutmuştur. Ama helal olsun şimdiki dizilere baktığımız zaman karısını aldatan erkeklere inat kocasını aldatan bir kadın yazmışlar.

Karakterlerin değişimleri zaten son bölüme kadar oturmuş olsa da fantezi gereği ben onlara bir devam yazacağım. 

Yıldız'dan başlayalım, zira severim kendisini. Hüseyin (kocası) ile ayrıldılar. Kerim'le daha da yakınlaşacaklar ama onlarınki evlilikten ziyade yoldaşlık olarak devam edecek. Yıldız bir şekilde Hüseyin'den sonra evliliği kendisine yakıştıramayacak. Ve tabi ünlü bir feminist olacak. Biz dönemim kadın hareketini onun sayesinde izleyeceğiz.

Hüseyin bocalasa da yurt dışında yaşamaya alışacak. Belli bir zaman sonra bir Alman akademisyen ile birlikte olacak. Hatta ülkeye onunla gelecek. Yıldız'la tekrar karılaştıkları sahneyi hayal edebiliyorum. Hüseyin boşanmak isteyecek çünkü sevgilisi ile evlenip çocuk sahibi olmak istiyor olacak. 

Kerim belki de en oturmuş karakter olduğu için onun hakkında bir şey yazamıyorum. Ama savaş muhabiri olarak çalışırdı ve yakın dönem savaşları onun sayesinde izlerdik. Bosna, Irak-İran...

Cemile, Sinan'a Ali'nin onun oğlu olduğunu söylerdi. Hemen evlenirlerdi. Cemile evlenmeyi seviyor. Ama Sinan ve Cemile değişmiş oldukları için ilişkileri hep problemli olurdu. Cemile çocuk kitapları yazıp resimlerdi. Ve yardım kuruluşlarında gönüllü olurdu.

Sinan ise zaten devrimciden reklamcılığa geçmişti. Üç yıl içinde evi, teknesi, arabası oldu. Sinan paranın tadını aldı. Bir daha eskisi gibi politik olamaz ama politikmiş gibi davranır. Eski devrimci olmanın ekmeğini yer durur.

Yalçın sevgilisi ile evlenir. Hatta ondan bir çocuk yapar. Cemile'ye takıklığı devam etse de eskisi gibi sert ve sinsi değildir artık. Hatta şiddet gösterdiği için yardım bile alır bir dönem. Kızı Gece sayesinde daha ılımlı bir adam olur. Hatta Yalçın'ın bu değişimi Cemile'yi etkiler ve Sinan'la aralarında probleme yol açar.

Kürşat dergiciliğe, sahaflığa ve akademisyenliğe devam eder. Elif'in aradaşının doğurduğu çocuğu da evlat edinir. Elif bunu yanlış anlar başta. Hamile kalamadığı için Kürşat'ın başka bir kadından çocuk yaptığını sanır ama sonradan olay açığa kavuşur. Hatta çocuk evlat edindikleri anlaşılmasın diye bir ara Türki devletlerden birine giderler, bir süre orda yaşarlar.

Gülümsün ise apolitiklikten biraz daha politikliğe doğru evrilir. Dergisini uzun yıllar çıkarır. Hatta Duygu Asena'yı filan da burada görürüz.

Ve Hasan abi var bir de. Sevdiği kadın yurt dışından gelir. Bir şekilde karşılaşırlar. Hasan ama başkasına aşık olmuştur. Yeni bir karakter yazardım Hasan'a. Farklı bir siyasi görüşten bir kadın olurdu bu karakter.

Yakın tarihe şu dönemde daha yaklaşmış olmak ve şimdiye benzetmek son zamanlarda daha sık aklıma gelir oldu. İster istemez bu ülkenin kaderi hep aynıymış diyorum. Elimizdeki kalemle oturup yeni bir senaryo da yazamıyoruz malum. Biz de fantezilerimize kurban buluruz böyle.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E