BASTIM İSTİFAYI YA SONRA?

 BASTIM İSTİFAYI YA SONRA?


Bir zamanın sona erdiğini bir an geliyor anlıyorsunuz. Böyle uzun bir zamana yayılmıyor kavrayışınız. Hani gece bir ayaz çöker, uzaklardan kar kokusu alırsınız da sabah uyandığınızda çatılar kardır öyle bir şey. Bu senenin başında devam edeceğimi sandığım, devam etmek için kendimi zorladığım okuldan istifamı vererek ayrıldım. Okulun üçüncü günüydü sanırım, seminer zamanıydı. Bahçede sigara içerek asma ağacına bakıyordum. Dedim burada ne işim var benim? Böyle bir soruyu sorunca arkası gelir, o yere bir daha adım atmak istemem. İstanbul'da da aynı soruyu sormuştum kendime. Sonra terk ettiğim yüksek lisansta da. 

Eve gelince bir ağlamak tuttu beni. Bir çaresizlik hissi çöktü içime. Ne yapacağımı biliyordum da sonrası yoktu. Neticede bastım istifayı. Her sabah uyanıp çalışmak, düşük ücret, altı gün çalışmak değildi beni zorlayan. Bir şekilde arayan ve bulamayanın hikayesiydi. Tembellik değil de bir şekilde baş kaldırıydı. Alışmaktan korkmak, boyun eğmekten korkmaktı.

Bir daha tam zamanlı çalışmak da istemedim açıkcası. Birkaç alternatif okula öylesine başvuruda bulundum. Sonra yabancılara Türkçe öğretmeye başladım evden. Bir müdürüm yoktu parası az olsa da rahattım, evdeydim.

Özelde çalışmak büyük bir sömürü düzeni. Deneyimleyen herkes bilir. Hele pandemi sürecinde ciddi problemli bir alan. Haktır hukuktur yok. Karadüzen, kim işini yürütürse. O yüzden dedim ki öğrencilerden uzak olmayayım belediyenin, halk eğitimin kurslarına kaydımı yaptırayım. Eskiden ücretli öğretmenlik yaptığımdan biliyorum. Müdür size bir şey yapamıyor. Paranız ve sigortanız yatıyor, düşünmüyorsunuz. Kayıt yaptım ama arayan olmadı.

Aranmamak şaşırttı tabi. Yani alanında uzman bir kadınım. Dediler ki bu işler artık torpile döndü. Aklım almadı, neticede üç kuruş para, geleceği yok neyine torpil işliyor? Durum vahim diye düşündüm. Üstüne de pek varmadım halihazırda bir işim vardı. Müdürsüz bir iş, evden bir iş.

Bir gün arkadaşımı aramışlar Bilgihaneler için. O da benim için sormuş Türkçe öğretmeni lazım mı diye. Tabi demişler, arkadaşım numaramı vermiş filan. Bekledim haber gelmedi. Dedim ben arayayım bunları. Bilgihaneler belediyenin açtığı bir kurs. Memleketimin çocuklarına bir faydam dokunur. Aradım taradım numara filan yok, sanırsınız Mason locası. Bir müdürlükteki tanıdığa özgeçmişimi attım dedim bir randevu almak istiyorum ama kimse beni aramıyor. Ardan bir saat geçmedi aradılar beni. Randevu verdiler. 

Randevu günü gittim. Eskiden hemen alırlardı, diploma yeterliydi. Bekledim mülakatta olan öğretmenleri. Benimle birlikte sıra bekleyen bir hanım da çok sıra var diye ha bire birilerini arıyor filan. Kardeş bekle işte, hepimiz bekliyoruz diyemedim.

Aldılar beni mülakata. Bir müdür; yanında yaşı küçük bir hanım, eğitim koordinatörüymüş. Soru soruyor müdür ben cevap veriyorum. Bu böyle yaklaşık 45 dakika sürdü. En sevdiğin kitap, en sevdiğin film. Yarıda bıraktığım okullar, kocamın nereli olduğu, kocamla okulda mı tanıştığım vs. vs. Sıra bana geldi sizin merak ettiğiniz bir şey var mı dedi müdür, dedim başarılı oluyor musunuz? Evet çocuklar zevk alıyor. Dedim çocuklar zevk alır, ben de alırdım. Maaş ders saat ücretli dedi, ayrıca ücretsiz elkart veriyoruz dedi. Ve ekledi tabi kabul edilirseniz. İçimden güldüm. Yaşı küçük hanım hiç konuşmadı mülakat boyunca.

Çıktım mülakattan Cemal sordu nasıldı diye? Dedim mülakat güzel geçti ama almazlar. Dış görünüşüm, fikirlerim bambaşka. Yarım saat sonra ardılar uygun bulunmamışım. Babam ısrarla soruyor neden? Sence neden baba dedim. Babam dayanamadı gitti malum patiye. O partiye oy verir, o partilidir. Neden diye sormuş, demişler önceden ismini verdirseydin. Yani torpil olmalı, o da önce olmalı filan.

Benim bu olanları aklım üç gün filan almadı. Müdürün sorduklarını, bana söylediklerini üç gün kafamda döndürdüm. Bu kadar değildir diye düşünmüştüm. Yani bu kadar olmamalıydı kanımca. 

Ortamlarda anlatınca herkes normal karşıladı. Benim şaşkınlığıma şaşırdılar. Düzen böyleymiş. Yeni mezun birileri hemen aranıyor, randevu oluşturuluyor mesela. Gelen insanların şekli hep aynı. Ben özgeçmişim iletmek için bile birilerinden ricada bulundum. Galiba olmasın istedim. Memleketimdeki belediye bunu yapsın istemedim. Sırf o partiden diye karalamak istemedim. İyi işler yaptığı zaman gönül rahatlığı ile övmek istedim. Ama bir duvara tostladım.

Durur muyum yazdım başkana. Dedim sana oy vermiyorum ama yine de işini beğeniyordum. Bir eğitimci olarak bunu beğenmedim. Asla torpil yapmadığını söylemiş. Ne diyeyim, öyledir başkan.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E