KAĞIT BEBEKTEN KOLAJA ŞİVLİLİĞİN BİR İLGİSİ OLMALI

 KAĞIT BEBEKTEN KOLAJA ŞİVLİLİĞİN  BİR İLGİSİ OLMALI

Geçen aylarda karton bebekler karşıma çıktı internette. Bu benim çocukken sahip olmak isteyip de asla sahip olamadığım bir oyuncaktı. Kıyafetler, pijamalar, mayolar karton bebeklere giydirilirdi. Her şeyi mümkün kılan bir sihirli oyuncaktı. 

Çok küçükken babamın teyzesinin kızında görmüştüm. O kadar tutkulu oynamıştım ki en sonunda hırsız gelip almış dediklerini hatırlıyorum. Eve dönünceye kadar babamdan istemiştim. Sonra sanırım kimse almamıştı. Belki alınan bir şey de değildi, gazeteden kupanla veriliyordu. Unuttuğum o karton bebekler internette önüme düşünce bir kez daha o isteği içimde aynı şekilde istedim.

Bugün Şivlilik. Konya'da üç ayların balangıcında kutlanan bir yerel bayram. Haneler kutularla çikolata, şeker alır ev ev dolanan çocukların poşetlerine, torbalarına bu ikramlardan koyarlar. Çocukken biz de ev ev dolaşırdık. Poşetlerimiz dolardı. Beslenme saatlerinde o topladıklarımızı yerdik günlerce. Bu geleneğin hiç bozulmadan aynı coşkuyla devam ediyor olması da şaşırtıcı. Her şeyin eridiği bir çağda Şivlilik kendini koruyor.

Sabah gözlerimi açar açmaz Şivlilik ve karton bebekler anım canlandı. İlk karton bebek tutkumu attığım, okullu olduğum bir Şivlilik günüydü. On katlı dediğimiz daha zengin olan evlerin her katına girip çıkıyor ve şivlilik topluyorduk. Yüksek katlarda bir dairenin zilini çaldık. Genç bir kadın kapıyı açtı. Konyalı olmadıkları için bu adeti bilmediklerini ve ikram edecek bir şeyi olmadığını söyledi. Ama istersek karton bebkler var hepinize birer tane verebilirim dedi. Ablam garip bir gururla hayır dedi. Kabilenin lideri o. Biz küçükler ardı sıra gitmek zorundayız. Diğerleri ya erkek ya karton bebek nedir bilmiyorlar. İçime oturdu ablamın hayırı. Ben istiyordum da ne diyeyim. Şivlilik boyunca yine uzunca bir karton bebek hayaline tutuldum. Gittim kadının kapısını çaldım, hakkım olan karton bebeği aldım, oynadım. Poşetimiz dolunca eve gittik. Karton bebek o kadının dairesinde kaldı.

Yıllar var hatırlamamıştım karton bebeği şimdi bu yıllarda hortladı zihnimden çıktı, gezindi salındı. Dedim bu derin bir yara mı? Sabah yatakta yokladım kendimi. Değildi ama o düşünceler arasında fark ettim ki kolajı bu kadar seviyor olmamla bir bağlantısı var.

Yıllarca resim yapmak istedim. Ya yeteneğim yoktu ya başka bir sebeple olmadı. Sonra bana göre olmadığına da kanaat getirdim. Lakin o görsel açlık hiç dinmedi zihnimde. Yıllarca o boşluk dolandı durdu ayağıma. Sonra kolajı gördüm ve resim gibi olacak diye inanılmaz bir ürküntü duyup uzak kaldım. Yavaş yavaş alıştıra alıştıra başladım kağıtları kesmeye. Sonra tıpki kağıt bebeklerle ilk oynadığım günkü gibi tutku ile kesip yapıştırdım. Yeteneğim var mı bilmem ama imkansızlık yok. Bu beni bütün bahanelerden uzaklatırıp kolajın başına oturtuyor. Kağıt bebeklerde de önünde kağıttan binbir çeşit kıyafeti çıkarıp giydiriyordun. Dikmek yok almak yok. Sonsuz bir dolabın vardı. Kolajda da ihtiyacın olan sadece efemera. Yerine göre bir ambalaj, bir sigara paketi, bir kartpostal yetiyor. 

Daha yataktan çıkmadan karton bebeklere, şivliliğe, kolaja gittim geldim. Sonra gün içinde bir sürü kolaj yaptım. Tekrar karton bebeklere baktım. Ellerinde torbalarla gezen çocukları gördüm. Üç aylar mübarek.

Yorumlar

Yorum Gönder

Sen nasıl yorum yapmak istiyorsan:

Seçeneklerden anonim olmayı seçebilir ya da sadece adını yazabilirsin. İstediğin sosyal medya profili ile giriş de yapabilirsin.

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E