KARLI BİR GECE VAKTİ ÜZERİNE SAYIKLAMALAR

 

KARLI BİR GECE VAKTİ ÜZERİNE SAYIKLAMALAR

İsmail Özen'in Karlı Bir Gece Vakti romanı 28 Şubat dönemini anlatıyor diye büyük hayaller kurarak aldım. Üniversite son sınıftayken yazarın Günler Ne Kadar Kısaldı öykü kitabını okumuş ve yazarın da katıldığı bir toplantıda konuşma fırsatımız olmuştu. O toplantı hafızamda çok olumlu bir yerde durduğu için mi nedir bu romanın da iyi olacağını düşündüm. Son üç yıldır 90-2000 arası bir dönem üzerine yazmaya çalıştığım için de ben romanı okumalıyım dedim. Kitap fiyatları arttığından beri PDF okuduğum için kitap alırken böyle sebepler sunuyorum, Allah affetsin. Kitabı alacağım gün Rampalı'ya doğru giderken Teksas'a çıkacağımız o ara sokakta İsmail Özen'in bir dersanenin camında fotoğrafını görünce de kesin almam gerektiğini anladım. 

Yani cidden çok istekli, ikna olmuş bir şekilde aldım kitabı elime. Kitap mekanı olarak Konya seçilmiş. Ben de o dönemin Konyasını yazıyorum ya bütün mekan isimlerini not almaya başladım. Sonra kitapta adı geçen kitap isimlerini not almaya başladım sonra kitapta geçen müzikleri not almaya başladım. Bu benim için bir iş haline dönüştü, listeyi eksiksiz yapmak için titiz davrandım. Bütün bunları yaparken edebi bir eleştiri getirmekten de kendimi alıkoymuş oldum. 

Kitapta zaman aralığı 96-97 yılları. İzmir'den Konya'ya hukuk okumaya gelmiş bir gencin öyküsü anlatılıyor kitapta. Genç İzmirli olsa da ailesi muhafazakar, Erbakancı. Gencimiz de Konya'da daha radikal bir grubun içine giriyor. Sonra aşk ve kapanış. Ailenin Erbakancı olması, kahramanın radikal bir grupta yer alması aslında o dönemin İslam anlayışını geniş çerçevede görmemizi sağlamış. Hatta bu alanda temel metinler sayılabilecek birçok kitap ismi geçiyor. Okuma yapmak isteyecek bir kişi buradaki kitapları alıp  sırayla okuyabilir. Yine kahramanımızın edebiyata meraklı entelektüel arkadaş çevresi sayesinde hem yerli hem yabancı kitap listeleri de yapılabilir.

Bu kitap isimleri sohbetlere konu oluyor kitapta. Bazı durumlarda gerçekliğe bağlı bir estetik oluştursa da bazı yerlerde zorlama ve kopukluk hissi veriyor. Bazı kitapların özü yakalanmış ve sohbete güzelce yedirilmiş bazı kitaplar ise neden orada sohbete dahil ki dedirtiyor. Kitap isimlerini zikreden karakterlerin bu açıdan gerçekliğini sorgularken buldum kendimi. Oysa yazar gerçek isimleri dahil etmiş kitaba. İsmail Özen kitapta bir karakter olarak kendine de yer vermiş. Her nedense isimleri gerçek olan kişilerin sohbetleri bana gerçekmiş gibi gelmedi.

Kitapta en sevdiğim şey Konya'nın mekan olarak seçilmiş olması. Uzunca bir mekan listesi yaptım. İsmi geçen mekanların o dönemde nasıl göründüğünü hayal ettim. Hatta neresi olduğunu bildiğim halde ismini bilmediğim birkaç mekanı keşfettim. Bu mekan kullanımında sırıtan şey isim kullanımı olmuş. Misal Konyalılar kanımca Yaka Caddesine Yaka derler. Uzatmaz kimse. Ya da Yeni Yol derler Meram Yeni Yol demeyiz. Yazar yol tarifi verir gibi uzun uzun yer isimleri veriyor. Bu iyi gelmedi bana. Misal Abdullah Harmancı da mekan olarak Konya'yı seçen bir yazardır onu okurken bu düşünceler zihnimden geçmemişti. Ya da ben Konya'yı yazarkan yol tarifi veriyorum hissine kapılmamıştım. 

Bunun dışında kitap oldukça basit geleneksel bir roman. Açıkçası ne 28 Şubat romanı ne de başka bir şey. Üç yıl emek vermiş yazar ama atmosferi oturtamamış. Bir yerde o dönemi yaşamış bir insanın bunu çok iyi yazacağını düşünerek hata ediyoruz. Ya yaşadıkları ile arasına mesafe koyamamış ya da mesafeyi yanlış ayarlamış. Zaman dilimi olarak çok gergin bir zamanı seçmiş, hatta ilk başlarda bir kaybolmuşluk ve sorgulama var ama bu uzun sürmüyor. Arka planda o dönemin gerginliği verilmeye çalışılmışsa da olmamış. Birkaç eylem ve birkaç gözaltı ile geçiştirilmiş. Oysa gözaltına alındıktan sonra ölen ya da değişen arkadaşları daha detaylı işlenebilirdi. Birkaç detay dışında hiç kimse detaylı işlenmemiş. İsimler, belirgin birkaç özellikle gelip gidiyor, mekanlar gelip gidiyor, kitaplar gelip gidiyor. 

Kitabın son bölümü benim için hayal kırıklığı oldu. Yalnız Değilsiniz filmi vardır sonu fazlasıyla ona benziyor. Kişisel olarak büyük kırgınlık yaşadım. Kime ve neye karşı olduğu bilmiyorum ama yaşadım. Yani İslamcı gence aşık olan kız, kızın daha önce birisiyle cinsel münasebeti oldu diye cinnet geçiren İslamcı genç, aralarındaki sorunu çözünce kızın son sahnede örtülü bir şekilde başörtüsü eylemine katılması. 

Yani hepsi olabilir ama hepsi bu şekilde olmamalıydı.


Yorumlar

  1. Peki illa Aşkın asıl mesele olması, hatta Aşkın da değil sahip olma arzusunun? Kar romanında da buna geliyor en sonunda, aslında büyük anlamlar yoktur, sahip olmak isteye erken ve kadının o arada anlam hırslarını kiraya verdikleri bazı davalar vardır gibi bir pay çıkıyor. Ve ben de şu istek uyanmaya başladık abim bi kere de aşık olmayın ya, yani gençlik de tamam ama her dönemde en önemli şey aşk mı gerçekten, ya da bir kişiye duyulan sahip olma onunla olma arzusu mu?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Sen nasıl yorum yapmak istiyorsan:

Seçeneklerden anonim olmayı seçebilir ya da sadece adını yazabilirsin. İstediğin sosyal medya profili ile giriş de yapabilirsin.

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E