Kayıtlar

kadın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ben Bu İşlerin Kadını Değilim: Evlilik

Resim
Ben Bu İşlerin Kadını Değilim: Evlilik Sex And The City'nin 4. sezonunda Aidan kendisi ile evlenmek istemeyen Carrie'ye "Aptal bir kağıt parçası imzalasan ne olur?" deyince Carrie "Madem aptal bir kağıt parçası, imzalamasak ne olur?" diye sorar. Evlilik aptal bir kağıt parçasıysa neden imzalamaktan korkarız? Ya da çok önemliyse bunu önemli kılan nedir? Yirmili yaşların başından itibaren evlilik rüzgarı önce biz kadınların kafasını sonra da erkeklerinkini karıştırır. Geleneksel ailelerde bir yaş sınırı vardır ve o yaş sınırına yaklaştıkça evlilik alarm vereye başlar. Alarm çalınca paniğe kapılmamak mümkün değil elbet. Bu panikle evlenmek ise boşanma olsun olmasın sonucu hüsran olur, sanırım bunu hepimiz tahmin edebiliyoruz. Tanımadığım, ilişkisini bilmediğim insanlar "Evlilik nasıl?" diye sorduklarında "Evlenmek için evlenme. Evlilik öyle bir şey değil."  diyorken yanımda yöremde ilişkisine ve en önemlisi kendisine g

17. Feminist Gece Yürüyüşü

Resim
17. Feminist Gece Yürüyüşü Taşradan İstanbul'a geldiğime, burada bunca hengamenin arasında yaşadığıma sevindiğim zamanların başında 8 Mart gelir. 8 Mart'ı kadınlarla kutlamak, var olduğumuzu ve hep var olacağımızı hep beraber haykırmak, kadının her çeşidinin elinden tutup coşkulu bir halaya durmak bana bu şehirde nasip oldu çünkü. Geçen yıl ilk defa katılmıştım gece yürüyüşüne. Bir çocuk gibi şen, şaşkın yürümüştüm caddeyi. Olacakları kolayca öngörüp Meltem'e "Gelecek yıl belki yürüyemeyiz." deyivermiştim. Herkes elbet öngörmüştü bunu. Ama dile getirmek benim lanetimmiş gibi hissettim bu yıl. Zorlu geçen kışı daha çabuk atlatmak için baharın müjdesi mart ayını ve 8 Martı düşünmek şubat ayının çabucak geçmesini sağladı. Bu yıl çalıştığım için izin alamam korkusuyla da bir ay önceden izin formumu doldurdum. İzin formunda neden izin aldığımız kısmına "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Feminist Gece Yürüyüşüne katımak." yazdım. Müdürümüz formu oku

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E

Resim
Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E Lucy Maud Montgomery tarafından yazılmış Anne of Green Gables ile ilkokul yıllarında tanıştım. Tabi kitabı sayesinde değil, çizgi filmi sayesinde oldu bu tanışma. Sabah gün aydınlanmadan okula gittiğim için sabah saatlerindeki çizgi film kuşağını kaçırıyordum. Sonra akşam saat beşte ikinci bir çizgi film kuşağının olduğunu keşfettim. Akşam vakitlerinde babam işten gelip haberleri açmadan hemen önce Kanal D'de Anne'i izlerdim. Anne ile sıkı dostluğumuz o zamandan bu zamana kadar uzanıyor. Lise yıllarımda internetle tanışınca onu aramaya başladım. Eski bir arkadaşı aramak gibiydi. Sonra aslında bir kitap olduğunu ve günümüzden çok uzun zaman önce yazıldığını sonra da çizgi film yapıldığını öğrendim. Anne ile ergenliğimdeki yakınlaşmam bu kadarcık sürmüştü. Üniversite bitince çocuk edebiyatına mecburi bir kayışla birlikte Anne ile yeniden görüşmem gerektiğini düşündüm. Önce çocukken hayranlıkla izlediğim çizgi filminden b

İkinci Cins:Evlilik Çağı Ve Neden Evlendim-1

Resim
İkinci Cins:Evlilik Çağı Ve Neden Evlendim-1 Evlenmeden önce "Ne zaman evleneceksin?" sorularına maruz kaldığımdan daha çok "Neden evlendin? Evlenmeye nasıl karar verdin?" sorularına maruz kaldım. Herkes aynı soruları soruyordu ve ben her seferinde ne cevap vereceğimi şaşırıyordum. Benim için evlilik bir evi paylaşmaktı ama karşımdakiler hep daha fazla cevap talep ediyorlardı. Bir buçuk yıldır evli birisi olarak buna çok kişisel cevaplar vermek yerine bu cevapları başka bir yazının konusu yapıp önce bir kitap üzerinden evlilik hakkında yazmak istedim. Çünkü kişisel olarak evlilik hakkındaki düşüncelerim toplum ve evlilik hakkında yeterince tatmin etmiyordu beni. Sevgili Beauvir'ın kitabı bu konuda imdadıma yetişti. Evlilik, çocuk ve kadın hakkında okuduklarım ve yaşadıklarımızdan hareketle evliliğin tanımını yeniden yapmış oldum.Yazarın doğum gününden birkaç gün sonra onun yazdığı İkinci Cins kitabından yola çıkarak evlilik hakkında biraz sayıkladım.

NİŞANLILARIN YANINDA GÖNDERİLEN ÇOCUKLARIN SONUNCUSU

Resim
NİŞANLILARIN YANINDA GÖNDERİLEN ÇOCUKLARIN SONUNCUSU 2006 yazında liseye yeni başlayacaktım. O yaz bir kuzenim de nişanlanmıştı. Kuzenim benden dört ya da beş yaş büyük olsa da aramızda büyük bir kuşak farklılığı vardı. Onun döneminde zorunlu öğretim sekiz yıla çıkarılmıştı ve çeşitli gerekçelerle okula göndermemişti ailesi. Pantolon giymek istediğinde ise büyük bir tepkiyle karşılaşmıştı. Beşinci sınıftan sonra "Artık Büyüdün." deyip daha çocuk yaşta bir kadın gibi davranması istenmiş, çeşitli sorumluluklar yüklemişlerdi. On dokuzuna girmeden de gelen en uygun adayla nişanlamışlardı. Ben ise ondan sadece biraz daha geç doğduğum için şanslıydım. Ona göre daha özgürdüm. Pantolon giymek benim için sıradandı, üniversite okuyacağım belliydi. Ona çok erken yüklenen sorumluluktan mıdır nedir o gözümde hep bir ablaydı. Onu hep büyük birisi gibi görürdüm. Hatta yıllar sonra aramızdaki yaş farkının bu kadar az olduğunu fark edince çok şaşırmıştım. Kuzenimin annesi

HER ŞEY OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ OLANA DEK!

Resim
"Örtüsünü açanlar ve örtülü olanlar, çarşaflılar, bonesizler, peçeliler diye sınıflandırdık birbirimizi. Demek ki dertlerimizi yanlış anlatıyoruz karşı tarafa. Demek ki bu böyle olmamalı. " İnsan bu çağda neyi seviyorsa ona yöneliyor. Tatsız tutsuz bir hayatı bu sayede çekilir kılıyoruz kendimizce. Geçen kızlarla kısırlı bir parti yaptık evde. Modern altın günü de diyebiliriz. Altın filan yok tabi, sırayla da toplanmıyoruz ama annelerimizin ruhunu almışız işte hepimiz bir şekilde. Annelerimizden farklı olarak siyaset, sanat filan konuşuyoruz. İster istemez laf oraya evriliyor. Kimse aslında istemiyor siyaset konuşmak. Ama nasılsın sorusuna vereceğimiz cevap ister istemez ülke siyasetine dayanıyor. Çünkü bizler umduğumuzu bulamayanlar listesinde yer alıyoruz. Emeğimiz devlet eliyle çöpe atılmış. Diplomalarımız bir işe yaramıyor. Geç kalmışız. İşte o gün sevgili Medine, "İran filmlerini bir ayda izlediğim için köpek gibi pişmanım. Keşke ayda bir tane izleseydim h

KUTSAL KANIN KEŞFİ

Resim
KUTSAL KANIN KEŞFİ Bir gün kadın olduğumu fark ettim ve değişti dünya.Büyümek fikrinin beni korkuttuğunu düşündüm uzun yıllar boyu. Oysa korktuğum kadın olmakmış. Kadın doğmuyoruz hiç birimiz. Belki başka ülkelerde kadın doğuyorlardır ama bizim topraklarımızda sonradan kadın oluyoruz. Doğamızda olanı değil de bize öğretileni yaşıyoruz. Bize öğretilen kadınlık, kadın doğanlarınkine hiç benzemiyor nedense. Gülüşümüz, sevincimiz, ağlamamız, hüsrana uğrayışımız, hayallerimiz, sevdalarımız bile bize öğretiliyor. Kendimizi keşfederek bulmak yerine öğretilerle bulmaya çalışıyoruz. Öğretilenleri sorgularken hayal kırıklıkları dökülüyor paçamızdan. Aslında biz o vakit kanamaya başlıyoruz. Benden çok büyüklerle dokuz yaşında Kuran Kursuna giderken kadın olmanın ilk ayrıntılarını öğrenmeye başlamıştım. Cahiliye döneminde Arapların kanayan kadınları dağa kaldırıldığını, artık o kadınların lanetli sayıldığını anlatmıştı hocamız. Her ay kanayan kızlar kuran'larını bir havluyla tutarla

Bir Film Yaptık Adı: "Dastar"

Resim
 "Dastar" Bir film yaptık ismi: Dastar. Dastar, örtü demek. Babam da çalık derdi. Başa çalınan anlamına geliyor. Hepsi aynı şeyi karşılıyor, başı kapatan örtü. Ama İslam coğrafyalarında örtü bu kadar basit bir dil tahlilinden çok ötede. Bundan pek uzak değiliz hiçbirimiz. En sekülerimizin bile fikri vardır bu konuda. Size uzun uzadıya başörtüsünü anlatmayacağım. Herkes neye inanıyorsa odur, o kadardır. Daha fazlası için insanların anlamaya istekli olması gerekir. Belki ben o isteklilere seslenmek istiyorum. Ve söz verdiğim kadınlara. Daha fazlası yok, daha fazlası sanırım zor. Bilen biliyor, ben örtümü yakın zamanda çıkardım. Çevremde de örtüsünü çıkaran çok kadın var. Hepsi bir aşamasında bana hikayelerini anlattılar. Acılarını söyleyip galiba karşılığında biraz tecrübe istediler. Biz garip bir kız kardeşlik bağı kurduk. Çoğaldık. Öylesine ortaktı ki yaşadıklarımız, kayıtsız kalmayı ayıp saydım hep. Ben kişisel olarak onların hikayelerini dinledim. Ke

Ahh Virginia! Bir Yazarın Günlüğü

Resim
Virginia Woolf ile tanışmam "Saatler" (The Hours) filmini izlemem ile olmuştu. Bu tanışma bende yoğun bir akıl karışıklığı bırakmıştı. Sonra üniversitenin kütüphanesinde vakit geçirirken " Kendine Ait Bir Oda " kitabı dikkatimi çekmişti. Orada okumaya başlamıştım. Beni içine çekmişti bu kitap. Virgina sanki bu kitabı yazarken ayakta benimle birlikte dolaşıyordu. Penceren dışarıyı seyrediyor, kırlarda yürüyüşe çıkıyordu. Kitabı aldım, götürdüm eve. Allah affetsin, kütüphanenin kitabı olduğu halde altını çizmiştim satırların. Heyecana kapılmıştım ve durdurmak istemedim kendimi. İlk gönül bağımız böyle başladı. Geçenlerde Virginia'nın günlüklerini okumaya başlayınca tekrar o bağı hatırladım. Kapağı, sayfaları okşadım, bir heyecan tuttu beni okumaya başlamadan önce. Okumaya başlamadıktan sonrada yine aynı şeyler olmaya başladı. Virginia ile beraber yaşıyorduk. O benim hayatımda değildi ama ben onun hayatına burnumu sokuyordum. O bundan habersizdi ama ben onun haya

YAPACAK ÇOK FİLMİMİZ VAR!

Resim
YAPACAK ÇOK FİLMİMİZ VAR!  16. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali Bu yıl on altıncısı düzenenlenen Filmmor'dan, yönetmenlerle yaptığımız söyleşilerden ve kısa film atölyesinden bahsedeceğim bir miktar.  8 Mart heyecanı etrafımızı sarmışken Filmor'un kısa film atölyesine de başvurmuştuk. Ve seçilen on iki kadın arasında biz de vardık. Bu sevindiriciydi çünkü çekilecek üç ya da dört film, bizim filmimiz olacaktı. İki ayrı yönetmenden ders alacaktık ve beraber çalışma fırsatımız olacaktı. 12 Mart pazartesi günü ilk toplantımızı yapacaktık. Onun öncesinde ise Fiona Tan'ın Ascent (Yükseliş) filmi vardı. Filme girdik. İzninizle birazcık bu filmi öveceğim. Film sadece fotoğraflardan oluşuyordu. Bu fotoğraflar ise Japonya'da bulunan Fuji Dağı'na aitti. Filmin iki anlatıcısı vardı. Anlatıcılardan kadın olan İngilizce erkek olan ise Japonca konuşuyordu. Ve anlatıcıların sustuğu yerde dağın sesi başlıyordu. Bir dağın sesi nasıl olur? Bu fil

FEMİNİST GECE YÜRÜYÜŞÜ: KADINLAR VARDIR!

FEMİNİST GECE YÜRÜYÜŞÜ: KADINLAR VARDIR! 8 Mart heyecanı diye bir şey var ve bunu İstanbul'da hissetmemeniz mümkün değil. Meltem'le bir yıl evvel hayal ettiğimiz iki şeyden birisi de Taksim'de yapılan gece yürüyüşüne katılmaktı. Taksim metrosunun önünde buluştuk Meltem'le. İkimiz de şunu söylüyorduk "İnanabiliyor musun?" İnanmak zordu ama olmuştu işte. Gece yürüyüşünde biz de vardık. O heyecana, o coşkuya ortak olabilmek güzeldi. Fransız Kültür Merkezinin önünden Galata'ya kadar yürüdük. Kalabalık değildi aslında güzel olan kalabalığın çeşitliliğiydi. Bir sürü kadın, bir sürü renk vardı. Ama asla renksiz değildi, tek tip değildi. Sloganlar, pankartlar hep değişiyordu. Bir gruba dahil olmadan baştan sona bütün kadınların arasında dolaşıp hepsini gözlemledik. Yağmur pankartları ıslatıp hamur etti, hepimiz ıslandık ama coşku gerçekten coşku gibiydi. Genellikle bir yürüyüş, bir gösteri olunca insanı tedirgin eden bir şeyler olur. Polisler,

BAŞLIYORUZ! AMA NEREDEN: İSYAN-I NİSVAN

Resim
BAŞLIYORUZ! AMA NEREDEN: İSYAN-I NİSVAN Konya'da yaşıyorken 8 Mart yaklaştığı vakit içimizi bir üzüntü alırdı. Düzenlenen etkinliklere içimiz gider, uzaktan bakmanın çaresizliğini yaşardık. Büyük şehirde ya da daha politik bir şehirde yaşayanlar bunu pek anlamayacaklardır ama inanın öyle. En yakın kent Ankara olunca planlarımızı Ankara'ya uydurmaya çalışırdık bir türlü olmazdı. Belki olsun istemezdik. Öyle ya dışlanmışlık hissine sarılmak da bir yerde bizim edebiyatımızı beslerdi. Bu etkinliklerden en yüreğimizi acıtan da Film Mor'un festivaline katılamamaktı. Bir yıl evvel Meltem'le (Kendisi yakın arkadaşım olur) hadi bari Adana'ya gidelim oradaki gösterimlere katılalım diye hayal kurmuştuk. Hayal olarak kaldı tabi ki. Şimdi o hayalin üstünden tam bir yıl geçmek üzere. Biz Meltem'le yine beraber hayalini kurduğumuz okulları okuyoruz. Madem öyle 8 Mart'ı kutsayalım dedik. Kadıköy Potlaç Atölye'de düzenlenecek İsyan-ı Nisvan belgesel göster

ARTIK OYNAK, TAZE, MÜSAİT VE YOLLU DEĞİLİZ!

Resim
*Mahkemeden TDK'ye emir, şeklinde kullanılması gerekir. Görseldeki hata Türk basınının ayıbıdır. ARTIK OYNAK, TAZE, MÜSAİT VE YOLLU DEĞİLİZ!  Canım kurum TDK'yi kaç kişi aktif olarak kullanıyor bilmiyorum. Ama dilci olduğumuz için biz ailecek kullanıyoruz. Çünkü sevgili bölüm başkanımız derse gelirken elinde hep sözlükle gelirdi ve eklerdi "Lügatte yiğitlik olmaz." diye. Koskocaman adam elinde sözlükle gezer ve açar bakardı hiç utanmadan. Ondan ötürü Cemal ve ben açar hep sözlüğe bakarız. Sözlük taramasının en kolay yolu da TDK'dir şüphesiz. Yani iyi bir sözlük kullanıcısı sayabiliriz bizi. Tabi henüz pek kısa hayatımda pek tecrübe edinmiş sayamam kendimi ama daha da cahil olduğum bir dönem vardı. O zamanlar bir Türkolog gibi, bir dilci gibi düşünmeden, duygularımla verdiğim kararlardan bahsedeceğim size. Madem 8 Mart yaklaştı hem bir dilci hem de bir feminist olarak konuşalım sizinle. Önce dilimizden başlayalım. Dilimiz bence garip bir dil. Ama bir o

SEN ÇOK DEĞİŞTİN HAFİZE!

Resim
SEN ÇOK DEĞİŞTİN HAFİZE!   Babam saçım daha örtülüyken beni gözlemleyip sitemle karışık "Sen çok değiştin." demişti. Ben de ona "Sen neden değişmiyorsun baba?" demiştim. Bu bir değişim hikâyesi. Bu benim küçük hikâyem.   On yıl örttüm başımı. Aslında bazen yaptığım şey örtmek değil saklamak, kaçırmak ve kaçmaktı. Bir şeylere sığınmaktı. Şimdilerde saçını hiç örtmemiş kadınlar, saçlarını örtmeleri gerekmeyen erkekler bizler hakkında atıp tutuyorlar. Bizler kim miyiz? Bizler değişenleriz. Saçını örtenleriz, saçını  örterken makyaj yapanlarız, saçını sonradan açanlarız. Vicdanen hiç sınanmadığım bir şey hakkında konuşmak bana hep haksızlık gibi gelir. Ben bir durumla hiç karşılaşmamışsam ve karşılaşmam mümkün değilse nasıl bu durum hakkında yargıda bulunabilirim. Hadi bulunacağım, hiç mi bu konuyu irdeleme gereği duymam. Evet şimdilerde insanlar bu şekilde karşıma çıkıyorlar. Bizi tanımadan bizim hakkımızda konuşuyorlar.   Bir arkadaşım bir başka arkadaşım s

Bu blogdaki popüler yayınlar

NELYUBOV (SEVGİSİZ) FİLMİ YA DA KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE

Feminist Filmler Listesi, Feminist Film Listesi ya da Kişisel Kadın Filmleri Listem

Ahmet Amca

DANTE'NİN CEHENNEMİ ve THE GOOD PLACE

Yeşilin Kızı Anne ya da artık Anne White An E